Yaz mevsimi sadece tatil değil, aynı zamanda çocuklar için hem fırsat hem de risk dönemidir. Gündelik hayatın yavaşladığı bu mevsimde, çocukların ve gençlerin hayatında oluşan boşluklar, günümüzde sıklıkla telefon, internet ve televizyonun zararlı içerikleriyle dolduruluyor. Oysa geçmişte bu boşluklar, şuurlu anne babaların gayretiyle hayırlı faaliyetlerle değerlendirilirdi.

Eskiden, haftanın altı günü okul vardı. Bugünse çeşitli bahanelerle eğitim sık sık tatil edilmekte. Eğitimdeki bu gevşeklik, çocukların zamanlarını israf etmelerine ve kötü çevrelere yönelmelerine zemin hazırlıyor. Oysa Kur’ân-ı Kerîm’in “Bir işi bitirince, hemen başka bir işe yönel” (el-İnşirah, 7-8) emri, hayatın her anının verimli geçirilmesi gerektiğini öğütlüyor.

Her anne baba kendine şu soruyu sormalı:
“Bu yaz evlâdım neyle meşgul olacak? Vaktini hangi faaliyetlerle geçirecek? Onu kötü çevreden koruyabilecek miyim?”

Bugün birçok çocuk, sırf susması için ellerine verilen telefon ya da tabletlerle yetişiyor. Sonuç: mânâdan uzak bir gençlik, kolayca yönlendirilen zihinler, her türlü tehlikeye açık ruhlar…

İmâm-ı Şâfiî Hazretleri’nin şu sözü unutulmamalıdır:
“Hak ile meşgul olmayan kalbi bâtıl işgal eder.”

Bu yüzden evlâtlarımızın kalplerine mânevî tatlar yerleştirmeli, onları ruhen doyurmalıyız. Mevlânâ’nın dediği gibi:
“Çocuk elmayı görmeden, kokulu soğanı bırakır mı?”
Yani mânevî lezzetlerin gerçek tadını bilmeyen bir çocuk, nefsânî tatlara dört elle sarılır.

Boşlukları hayırlı şekilde doldurmazsak, ileride sadece yasaklar ve cezalarla yön vermeye çalışmak, evlâtla ebeveyn arasındaki bağı da zayıflatır. O hâlde yapılması gereken: ailece İslâm ahlâkını yaşamak ve yaşatmak…

Bu sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda millî ve içtimaî bir görevdir. Çünkü;

“Gençler güçlerini hayra sarf ediyorsa, orada huzur ve saadet vardır. Ama nefsin peşinde harcıyorsa, orada hüsran ve felâket vardır.”

Tarih boyunca milletler, zor zamanlarda mânevî eğitimle yoğrulmuş gençleriyle ayağa kalkmıştır. Çanakkale bunun en çarpıcı örneğidir.
Bugün de benzer bir inşa çabasına ihtiyaç var.

Çünkü artık sadece akademik başarılar yeterli değil. Zira doktor unvanlı çocuk katilleri, hukuk fakültesi mezunu vicdansız suç ortakları karşımızda duruyor.

Demek ki eğitim, sadece diploma değil, vicdan eğitimi ile tamamlanmalı. Dünyevî tahsilin yanına uhrevî terbiye mutlaka eklenmelidir.

“Tebliğ Vazifesinin Önemi ve Manevi Fazileti”
“Tebliğ Vazifesinin Önemi ve Manevi Fazileti”
İçeriği Görüntüle

Unutmayalım:
Bu yaz, evlâtlarımız için ya bir inşa olacak… ya da bir yıkım!