Birbirimizi anlamak için aynı dili konuşmamız şart değil. Kalpten kalbe akan bir kardeşlik bağı var ki, o bağı Rabbimiz "İnnemel mu’minûne ihvetun" (Müminler ancak kardeştir) buyruğuyla ebedileştirdi.
Arap, Fars, Kürt, Türk… Dillerimiz farklı olabilir, lehçelerimiz, kelimelerimiz, lisanlarımız değişebilir. Ancak Allah’ımız bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz bir! O halde biz neyiz? Tek bir ümmetin fertleri! İbrahim Aleyhisselam’ın milletinden, Âdem Aleyhisselam’ın soyundan kardeşleriz.
Bugün ümmetin birliği her zamankinden daha elzem. Sınırlarla bölündük, bayraklarla ayrıldık, ideolojilerle bölündük… Ancak unuttuğumuz şey şu: Bizim asıl kimliğimiz ümmet kimliğidir! İslam kardeşliği sadece seccade başında değil, hayatın her alanında tezahür etmeli. Kalbimizde birlik yoksa, Gazze’deki feryadı nasıl duyacağız? Kudüs için ne zaman omuz omuza vereceğiz?
Tarihten biliyoruz; Türk’ün yüreğiyle Kürt’ün direnişi, Arap’ın duasıyla Fars’ın hikmeti birleştiğinde zafer yakındır. Bugün Şer Cephesi dediğimiz küresel düzenin fitne üretim merkezine karşı, Vahdet Cephesi’ni kurmanın tam vaktidir. Bu sadece siyasi bir birlik değil, inançta, ruhta, mücadelede bir olmaktır.
İslam ümmeti, artık ayrılığı değil ittihadı konuşmalı. Bizi farklı gösteren diller, renkler, ırklar bir imtihandır. Allah, “Sizi millet millet, kavim kavim yarattık ki, tanışasınız” buyurur. Tartışmak için değil, ayrışmak için değil!
İdris-i Bitlisi’nin, Ahmed-i Hani’nin, İmam Gazali’nin, Mevlana’nın mirasına sahip çıkmanın yolu, ümmet olmanın şuuruna varmaktır. Gazze'de annesini kaybeden çocuk ile Diyarbakır’da ezanla büyüyen evladın duası aynı Allah’a yöneliyorsa, birbirimizi nasıl yok sayarız?
Bugün konuşulması gereken şey şudur:
"Aynı kıbleye dönenler, neden aynı safta olmasın?"
İslam, birliğin adıdır. Ümmet olmak; sadece din kardeşliği değil, kader ortaklığıdır. Kudüs için, Gazze için, Doğu Türkistan için, Yemen için, Suriye için, Irak için; dil farklarını aşmalı, mezhep ayrılıklarını yok saymalı ve “tek ümmet” bilincinde birleşmeliyiz.
Bu çağrı bir romantik duygu değil; bu çağrı bir inanç çağrısıdır! Bu çağrı, Hazreti Peygamber’in “Müslüman, Müslümanın kardeşidir” sözüyle sabittir!
Artık, ayrılıkların değil, vahdetin zamanıdır.
Artık, "Ben" değil, "Biz" deme zamanıdır.
Artık, Hz. İbrahim’in duası, Hz. Muhammed’in ümmeti olma şuuruyla ayağa kalkma vaktidir.
Birliğimiz ümmettir, bayrağımız tevhit, yolumuz Kur’an’dır.
Ve unutmayalım: "Ayrı dillerle konuşsak da, aynı secdeye kapanıyoruz."