Aksa Nur Yeşil

İran’dan işgal altındaki topraklara yönelik yeni bir balistik füze saldırısı başlatıldı. İşgal ordusu ve İran basını, füzelerin Hayfa’yı vurduğunu doğruladı.

İşgal ordusu, İran’ın batısındaki Hürremabad’da yer altı füze tesislerinin vurulduğunu duyurdu. Yayınlanan görüntüler ve 3D animasyonlarla saldırı anı servis edildi.

Günümüzdeki kanlı savaşların ve acımasız işgallerin sorumlusu İslam dini değil; kapitalizm, sosyalizm, faşizm, siyonizm gibi beşeri ideolojiler ile insanlık dışı menfaat ve ihtiraslardır. Tarih, dinlerin değil, güç ve çıkar odaklı rejimlerin savaş çıkardığını göstermektedir.

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir mü’minin din kardeşini yalnızca Allah rızâsı için sevmesinin, ilâhî muhabbete vesile olacağını beyan buyurmuştur.

Gazze’de yaşanan soykırımı protesto etmek için Refah Sınır Kapısı’na yürüyen aktivistlere Mısır güvenlik güçleri sert müdahalede bulundu. Müdahale sırasında HÜDA PAR Milletvekili Faruk Dinç başından yaralanarak hastaneye kaldırıldı.

Siyonist rejimin İran’a yönelik saldırıları sürerken, İran İslam İnkılabı Rehberi Ali Hamaney, silahlı kuvvetlerin kararlılıkla hareket edeceğini ve düşmanı mutlaka cezalandıracağını belirtti.

İran Devrim Muhafızları, Tahran’a düzenlenen gece yarısı saldırısına yanıt olarak işgal rejimine çok sayıda balistik füze fırlattı. Siyonist rejim, ülkedeki tüm bölgelerin ateş altında olduğunu ve vatandaşlarını sığınaklara çekilmeye çağırdı.

İsrail'in Tahran’a yönelik saldırısında İran’ın en üst düzey askerî liderleri şehit düştü. Tahran’da büyük yas ve öfke var.

Okumak, Allah’ı bol bol zikretmek, hakkı ve sabrı tavsiye etmek, insanlarla sevgi ve saygı içinde konuşmak; şükür ve sabrın temel davranışlarıdır. Şeytan ise insanları şükreden kullardan uzaklaştırmak için sürekli plan yapar. Sufiler şükürün nimete sahip olmaktan daha kıymetli olduğunu söylerken, günümüzde şükürden uzaklaşıp nankörlüğün arttığı gözlemlenmektedir.

Azrâil (a.s.) ile ne zaman karşılaşacağımızı bilmiyoruz. İstikbâl yalnızca umutlarla değil, tehlikelerle de örülüdür. Bu yüzden her an son nefes için hazırlıklı olmak mü’mince bir şuurdur.

İslâm kültüründe infak, sadece maldan vermekle sınırlı değildir. Allah rızâsı için yapılan her hayırlı iş, sadaka-i câriye olarak kulun amel defterine yazılmaya devam eder. Hayırlı evlât, misafire ikram, mescid inşâsı, hatta bir hayvanın doyurulması dahi…

İnsan bedeninin anne karnındaki evrelerini 15 asır önce Kur’ân-ı Kerim nasıl haber vermişti? Bugünün bilimi dahi hayran kalıyor.