Uhud’da şehit düşen Câbir’in babası, geride bakıma muhtaç kalabalık bir aile ve ağır borçlar bırakmıştı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Câbir’e şöyle demişti:
“Eğer Bahreyn’den zekât malı gelirse, sana belirli bir miktar vereceğim.”
Ancak Efendimiz vefat ettiğinde Bahreyn’den bu mal gelmemişti. Zaman geçti, zekât malı geldiğinde Hz. Ebûbekir -radıyallâhu anh-, Peygamberimizin ahdini sahiplenerek:
“Allah Rasûlü’nün borcu veya vaadi olan varsa bize başvursun!” diye duyuru yaptı.
Câbir, bu çağrı üzerine Hz. Ebûbekir’e giderek Peygamberimizin kendisine verdiği sözü hatırlattı. Bunun üzerine Ebûbekir -radıyallâhu anh-, ganimetlerden bir avuç mal aldı ve saydığında tam 500 dinar olduğunu gördü. Bu rakam, Peygamberimizin vaadinin karşılığıydı.
Fakat Ebûbekir yetinmedi, Câbir’e:
“Bunun iki mislini daha al!” dedi.
Hz. Ebûbekir, Peygamber Efendimizin ahdini, O’nun vefatından sonra da asla unutmamış, sorumluluğunu üzerine alarak vefakârlığını en güzel şekilde göstermişti.
Bu örnek, İslam tarihinin en güzel vefa ve ahde bağlılık hikâyelerinden biri olarak kalplerde yaşanmaya devam ediyor.