PEYGAMBERİMİZİN ABDULLAH BİN ABBÂS’A (R.A.) ÖĞRETTİĞİ MANEVÎ KAİDELER
Bir gün, genç sahâbî Abdullah bin Abbas -radıyallâhu anhümâ-, Efendimiz’in terkisinde, yani bineğinin arkasında oturuyordu. Bu küçük yaşta sahâbî, Resûlullah’ın yanında bulunma şerefine ermişti. O ânın manevî havası tarifsizdi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona hitaben şöyle buyurdu:

“Yavrucuğum! Sana bazı kaideler öğreteyim…”

Bu hitap bile başlı başına bir rahmetti. Ardından gelen sözlerse, sadece Abdullah bin Abbas’a değil, çağlar boyu tüm mü’min kalplere yol gösterecek altın öğütlerdi:

“Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun.
Allah’ın rızâsını her işte önde tutarsan, Allah’ı önünde bulursun.
Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile!”

(Tirmizî, Kıyâmet, 59/2516)

Bu cümleler, ihsan hâlinin özüdür. Yani kulun, Allah’ı her an görüyor gibi yaşaması… Hayatının merkezine O’nun rızâsını koyması… Ve her ne olursa olsun yardımını sadece O’ndan beklemesidir.


Başka bir rivâyette bu nebevî rehberlik daha da derinleşir:

“Allah’ın emir ve yasaklarını gözet ki, O’nu önünde bulasın.
Bolluk zamanında Allah’ı tanı ki, darlıkta da O seni tanısın!”

(Ahmed, I, 307)

Bu cümle, insanın sadece zorlukta değil; nimet içindeyken de Allah’a kulluğunu sürdürmesi gerektiğini bildirir. Zira bollukta tanınan bir kul, darlıkta Allah’ın yardımıyla tanınır.

Ayrılık Günü: Ahirette Herkes Yol Ayrımında
Ayrılık Günü: Ahirette Herkes Yol Ayrımında
İçeriği Görüntüle

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Abdullah bin Abbas’ın şahsında tüm ümmetine şu hayatî prensipleri öğretmiştir:

  • Allah’a güven ve dayan.

  • Yalnızca O’ndan iste.

  • Bollukta da kulluğu terk etme.

  • Allah’ı hep gözet ki, O da seni gözetip korusun.

Bunlar öylesine büyük hakikatlerdir ki, her biri kalpte ihsan hâlini inşa eder. Kul, böylece Allah’a her hâlükârda bağlı kalır. Yardımı ondan bilir, huzuru ondan arar, korkusu ve ümidi yalnız O’na yöneliktir.


İbn Abbas -radıyallâhu anhümâ- bu hadisleri yıllar sonra talebelerine anlatırken, gözyaşlarını tutamazdı. Çünkü o sözler, bir çocuğun kalbine ekilen ama asırlara uzanan bir fidan olmuştu. İbn Abbas, daha sonraları Kur’ân ilminin en büyük âlimlerinden biri oldu. Ona “Tercümânü’l-Kur’ân” (Kur’ân’ın tercümanı) denildi. Ve bu büyük yükseliş, işte o çocuk yaşta, Allah Rasûlü’nün terkisinde aldığı bu nebevî eğitimle başlamıştı.


SON SÖZ:

Peygamber Efendimiz’in öğrettiği bu kaideler, bugün de her Müslüman kalp için bir kurtuluş reçetesidir. Allah’ı önde tutan, kendisini de Allah’ın gözetiminde bulur. Yardımı sadece Allah’tan bekleyen, hayatta asla tükenmez. Çünkü ihsân hâli, kulun dünyadaki en büyük zenginliğidir.