Yere bakmayı sürdürmek bu hallerde de yasaktır. Erkekle kadının birbirinin avret yerine bakmasının haram olması, aralarında nikah bağı bulunmayanlar içindir. Karı koca birbirinin avret yerine bakabilir. Hanefîlere göre erkeğin avret mahalli, göbeğin altından diz kapağının altına kadardır. Kadının ise, eli, yüzü ve ayakları hariç bütün bedeni avrettir. Karı kocanın birbirinin sadece üreme organlarına bakmamaları tavsiye edilmiştir. Bu tavsiye, aradaki sevgi ve saygının korunması, cinselliğin bir ibadet boyutu taşıması ve arada mahremiyet duygusunun kaybolmaması gibi hikmetlere dayanmaktadır.
İslâm ahlâkı, sadece görünür davranışlara değil, kalpte ve zihinde oluşabilecek kötülüklere karşı da tedbir alır. Bu bağlamda, bir örtü altında aynı cinsten olan iki kişinin -erkek olsun kadın olsun- çıplak olarak, yani tenleri birbirine değecek şekilde bulunmaları ve yatmaları homoseksüellik ve lezbiyenlik gibi sapık ilişkilere yol açabileceği için yasaklanmıştır. Bu yasak, sadece gerçekleşen fiili değil, bu tür eğilimlere zemin oluşturabilecek ortamları da engellemeye yöneliktir. Mahremiyetin ihlali ve cinsel sınırların bulanıklaşması, bireylerin ruh sağlığına ve toplumun genel ahlâkına zarar verebileceği için, bu tür durumlara karşı dikkatli olunması istenmiştir.
Hadîs-i şerîf, gerek aynı cinsler gerekse farklı cinsler arasında olabilecek her türlü cinsel sapma ve günahın yolunu daha baştan kapatmak için alınması gerekli tedbirleri ortaya koymaktadır. Bu önlemler, bireysel iradeyi korumaya yardımcı olduğu gibi, şeytanın vesveselerine ve nefsin taşkınlıklarına karşı da bir kalkandır. Bu tedbirlerin ne kadar doğru ve yerinde olduğu ise, günümüzün acı gerçekleriyle isbatlanmaktadır. Modern çağda, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan birçok davranışın, toplumsal çözülmelere ve bireysel çöküşlere yol açtığı gözler önündedir.
Toplumların cinsel ve ahlâkî açıdan sağlıklı fertlere sahip olabilmesi ancak, muhtemel kötülükleri önleyici tedbirlerle mümkündür. Bu tür tedbirlerin amacı, bireyleri baskılamak değil, insan fıtratına uygun sağlıklı ve dengeli bir yaşamın temellerini atmaktır. İslâm her bakımdan temiz ve sağlıklı fertler ve toplumlar istemektedir. Bu temizlik yalnızca fizikî bir temizlik değil, aynı zamanda kalbin, niyetin, düşüncenin ve davranışların temizliğidir. Dinin öngördüğü bu ve benzeri tedbirleri gereksiz hatta kötü niyet mahsulü olarak değerlendirenlerin ve çağdaşlığa aykırı bulanların ne tür rezaletleri ve öldürücü cinsel hastalıkları paylaştıkları ortadadır. Bu hastalıkların fiziksel zararlarının yanı sıra, ruhsal çöküntülere ve aile kurumunun çökmesine kadar uzanan ciddi toplumsal sonuçları vardır.
İslam’ın bu konudaki bakışı, sadece bir yasaklar silsilesi değil; aynı zamanda bir koruma, inşa ve huzuru temin etme sistemidir. Gözlerin korunması, bedenin mahremiyetinin gözetilmesi, ilişkilerin helal dairede yaşanması, insanın şerefini ve onurunu yüceltir. Çünkü İslam, insanı sadece bedeniyle değil; aklı, kalbi ve ruhuyla bir bütün olarak ele alır ve bu bütünlüğü korumayı esas alır.