O müstesnâ güzelliği ve yüce ahlâkı, kelimelerin imkânlarıyla tam olarak ifade etmek neredeyse imkânsızdır. Hazret-i Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-, kendisine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i anlatmasını isteyen bir kişiye bunu yapamayacağını açıkça belirtmiştir. Çok ısrar edilince de şu veciz ifadeyi kullanmıştır:
“Gönderilen, gönderenin kadrince olur. (Fahr-i Kâinât Efendimiz’i gönderen Allah’tır. Hakk’ın elçisinin güzelliğini, ona göre var hesap et!..)” (Münâvî, V, 92/6478)
Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- ise O’nu anlatmak isteyenler için ne kadar güzel bir özet sunmuştur:
“O’nu anlatmak isteyen biri mutlaka şöyle söyler:
‘Ben, ne O’ndan önce ne de O’ndan sonra, O’nun bir benzerini asla görmedim!’” (Tirmizî, Menâkıb, 19)
Bu örnekler, Peygamber Efendimiz’in yüce şahsiyetinin ve eşsiz güzelliklerinin kelimelerle sınırlandırılamayacağını göstermektedir. Bizler de her fırsatta O’nun güzel hasletlerini okumalı, anlatmalı ve evlâtlarımıza, genç nesillere ve insanlığa O’nu tanıtmalıyız. Sözlerimiz, kitaplarımız ve sohbetlerimiz vesilesiyle O’nu temâşâ ettirmek; imanımızı güçlendirmek ve ahlâkımızı güzelleştirmek için önemli bir sorumluluktur.
Efendimiz’in ahlâkını örnek almak, insanlığa rehberlik eden en güzel yoldur; O’nun güzelliklerini her zaman hatırlamak ve öğretmek, hem kalbimizi hem de toplumu İslâmî değerler doğrultusunda şekillendirecek en etkili yöntemdir.