Hz. Hârûn’un neslinden gelen Üzeyr Aleyhisselâm, Kur’ân’da adı geçen ve Rabbimiz tarafından yüz yıl ölü bırakıldıktan sonra diriltilen seçkin bir kuldur. Yahudilerce “Ezra” olarak bilinen Üzeyr (a.s.), yaşadığı dönemde Tevrat’ı ezberden bilen sayılı kişilerdendi.

Kur’ân-ı Kerîm’de, Bakara Suresi 259. ayette onun bu olağanüstü hali şöyle anlatılır:
"أَوْ كَالَّذِي مَرَّ عَلَىٰ قَرْيَةٍ وَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا..."
"Yahut, harabeye dönmüş bir kasabaya uğrayan kimse gibisini görmedin mi? Dedi ki: 'Allah burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek?' Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü olarak bıraktı, sonra diriltti..." (Bakara, 259)

Yüz yıl ölü kalan Üzeyr (a.s.), uyandığında kendini hâlâ bir gün ya da daha az bir süre uyumuş sanıyordu. Ancak yiyecekleri bozulmamış, merkebi ise çürüyüp diriltilmişti. Bu olay, Allah’ın kudretini apaçık gösteren bir mucize oldu.

Üzeyr (a.s.) Kudüs’e döndüğünde şehri tamamen değişmiş buldu.
İnsanlar, eski zamanlarda kaybolduğuna inandıkları Üzeyr’i tanımadı. Ancak câriyesinin onu tanıması, oğlunun sırtındaki doğum lekesinden emin olması ve onun eski hâliyle Tevrat’ı ezberden yazması, halkı hayrete düşürdü.

Üzeyr (a.s.)’ın halkına yeniden Tevrat’ı öğrettiği bu dönem, büyük bir dini uyanışa sahne oldu.
Ne var ki, zamanla Yahudiler bu mucizeleri yanlış yorumlayarak büyük bir sapkınlığa saptılar. Ona “Allah’ın oğlu” demeye başladılar. Bu bâtıl inanç Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle reddedilir:

Nakşibend Hazretleri’nden Namazda Huşû İçin 4 Altın Tavsiye
Nakşibend Hazretleri’nden Namazda Huşû İçin 4 Altın Tavsiye
İçeriği Görüntüle

"وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللَّهِ..."
"Yahudiler: 'Üzeyr Allah’ın oğludur.' dediler. Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan saptırılıyorlar!" (Tevbe, 30)

Peygamber olup olmadığı hakkında İslam âlimleri arasında ihtilaf bulunan Üzeyr (a.s.) için, bizzat Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Üzeyr’in peygamber olup olmadığını bilemiyorum!” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 13/4674)

Bütün bu bilgiler ışığında Üzeyr (a.s.), Rabbimizin kudretini, dirilişi ve vahyin yeniden inşasını gösterdiği eşsiz bir kul olarak tarihe geçmiştir.