Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Dört huy kimde bulunursa, o adam tam münafık olur. Bir kimsede bu huylardan biri bulunursa, o huydan vazgeçinceye kadar onda münafığın özelliklerinden biri var demektir. O dört huya sahip olan kimse: Kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, bir antlaşma yapınca sözünde durmaz, düşmanlık yapınca da aşırı gider.” (Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, Îmân 106)
Münâfık, içinde gizlediği inanç ve duygularıyla dışa yansıttıkları arasında çelişki bulunan, gerçek niyeti saklayan kişidir. Peygamber Efendimiz, münafığın iki yüzlülüğünü koyun benzetmesiyle ifade etmiştir; münafık, iki sürü arasında gidip gelerek kimin safında olduğunu belli edemeyen kişidir.
Dış görünüşte ibadet etse, oruç tutsan da, müslüman olduğunu söylese, bu dört kötü huydan birini taşıyorsa hâlâ münafık vasfını taşır. Bu kötü huylar, kişinin dindarlığını zedeleyip samimiyetini yok eder.
Özellikle sözünde durmamak ve verilen vaatlerden caymak, müslümanın asla sahip olmaması gereken vasıflardandır. Emanete hıyanet etmek ise Cenâb-ı Hakk’ın emrine aykırıdır: “Birbirinize bir emanet bırakırsanız, emanet bırakılan kimse emaneti sahibine versin ve bu hususta Allah’tan korksun.” (Bakara, 2/283)
Bir müslümanın bu kötü huylardan en kısa sürede kurtulması gerekir; çünkü her biri, kişinin imanını ve toplumdaki güvenilirliğini zedeler. İstemeyerek bu davranışlardan birini yapan kimse ise, samimiyetle tövbe edip, bir daha yapmamaya gayret etmelidir.