İbadetlerimizin kabul olup olmadığı meselesi, biz müminler için son derece mühim bir konudur. Zira yaptığımız ibadetlerin Allah katında makbul olup olmaması, hem dünyamızı hem de ebedi hayatımızı doğrudan etkileyen bir meseledir.

"Tefekkürsüz Kulluk Eksik mi Kalır?"
"Tefekkürsüz Kulluk Eksik mi Kalır?"
İçeriği Görüntüle

Dünyada iken, bir ibadetimizin Allah katında kabul edilip edilmediğini kesin olarak bilmemiz mümkün değildir. Ancak bunun bazı alametleri vardır. Bunların en önemlisi de şudur: İbadet, sahibini kötülüklerden alıkoyuyorsa, işte bu, kabulün en büyük işaretidir.

Bir mümin, kıldığı namazın ardından huzur buluyor, gönlünde bir ferahlık hissediyor ve günahlardan uzak durmaya gayret ediyorsa, bu ibadetin meyvesini verdiğinin ve Allah katında makbul olduğunun güçlü bir göstergesidir.

Elbette insan hata yapmaya meyyaldir. Her birimiz zaman zaman yanlışlara düşebiliriz. Ancak bu durum bizi ümitsizliğe düşürmemelidir. Çünkü tövbe kapısı daima açıktır. Rabbimiz, kullarının her an kendisine yönelmesini ve bağışlanma dilemesini istemektedir. Bu, O’nun sonsuz merhametinin bir tezahürüdür.

Bu sebeple, ibadetlerimizle elde ettiğimiz manevi kazanımları korumak için çaba göstermeliyiz. Bunun en etkili yollarından biri de salih, güzel ahlaklı kimselerin meclislerinde bulunmaktır. Kötü arkadaşlıklardan, bizi günaha sürükleyecek ortamlardan uzak durmalıyız. Zira insan, arkadaşının dini üzeredir. Kimlerle vakit geçirdiğimiz, ibadetlerimizin etkisini doğrudan etkileyebilir.

Neticede, ibadet sadece bir ritüel değil, aynı zamanda hayatı dönüştüren bir güçtür. Onu samimiyetle yaparsak, meyvesi hem dünyada hem ahirette alınacaktır. Kalbimizi diri tutmak ve huzurla yaşamak için ibadetlerimize sahip çıkmalı, onların ruhumuza yansımasına dikkat etmeliyiz.