Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hayatı boyunca ümmetine yalnızca sözleriyle değil, yaşayışıyla da örnek olmuştu. Onun müstesnâ ahlâkının en belirgin yönlerinden biri de tevâzusuydu. Ne zaman bir topluluk içinde bulunsa, üstünlüğünü ortaya koymaz, herkes gibi davranırdı. Sefer esnâsında yaşanan şu hâdise, onun bu yüce ahlâkını gözler önüne seriyor:

Bir gün sefer sırasında Rasûlullah Efendimiz, ashâbına yemek hazırlamaları için koyun kesmelerini emretti. Ashâbından biri:

“–Yâ Rasûlâllah, onu ben keseyim.” dedi.

Bir diğeri:

“–Yüzmesini ben yapayım.” dedi.

Bir başkası ise:

“–Pişirmesi de bana âit olsun.” diye teklif etti.

Nikâh Akdinde Erkek ve Kadın Şahitler: Hanefî ve Şafiî Mezheplerinin Farkları
Nikâh Akdinde Erkek ve Kadın Şahitler: Hanefî ve Şafiî Mezheplerinin Farkları
İçeriği Görüntüle

Fahr-i Kâinât Efendimiz bu görev paylaşımını duyunca:

“–O hâlde odun toplamak da bana âit olsun.” buyurdu.

Ashâb-ı kirâm, bu söz karşısında hemen karşılık verdiler:

“–Yâ Rasûlâllah! Biz onu da yaparız, Sizin yorulmanıza gerek yok.”

Ancak Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onların bu içten teklifini şu sözlerle yanıtladı:

“–Sizin, benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah Teâlâ, kulunun arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez.”

Bu kutlu örnek, liderlikte tevâzûnun, toplumsal ilişkilerde eşitliğin ve kardeşlik hukukunun zirve noktasıdır. Peygamberimiz, yalnızca dinin tebliğcisi değil, aynı zamanda yaşayan en güzel ahlâk timsaliydi. O’nun bu hâli, bugün hepimiz için büyük bir ibret ve rehberdir.