Kur’ân-ı Kerîm, Müslümanların hayat kitabıdır. Yüce Allah onu sadece okunmak için değil, anlaşılmak ve yaşanmak için indirmiştir. Bu gerçeği en açık şekilde Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde görmek mümkündür.

📌 Gıpta Edilecek İki Kişi

Hz. İbn-i Ömer’den (r.a.) rivayet edilen hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Yalnız şu iki kişiye gıpta edilir: Biri, Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği kişidir; o gece gündüz Kur’ân ile meşgul olur ve onunla amel eder. Diğeri ise, Allah’ın mal verdiği kimsedir; o da malını gece gündüz infak eder.” (Müslim, Müsâfirîn, 266)

Bu hadis, Kur’ân ehlinin üstünlüğünü ve onunla yaşayan bir müminin değerini ortaya koymaktadır. Çünkü Kur’ân ile hemhal olmak, en büyük zenginliktir.

📌 Anne-Babaya Taç Giydirilecek

Muâz el-Cühenî’den (r.a.) nakledilen diğer bir hadis-i şerifte ise Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim Kur’ân-ı Kerim’i okur ve muhtevâsıyla amel ederse, kıyâmet günü anne babasına bir tâc giydirilir. Bu tâcın ışığı, güneşin bir eve verdiği ışıktan daha parlaktır. Öyleyse, Kur’ân’la amel edenin kendi durumu nasıl olur, hiç düşündünüz mü?” (Ebû Dâvûd, Vitr, 1453)

Bu hadis, Kur’ân’ı yaşayan müminlerin âhiretteki faziletlerini gözler önüne sermektedir. Kişi, hem kendi derecesini yükseltmekte hem de anne babasının derecesini yüceltmektedir.

📌 Kur’ân Nasıl Yaşanır?

Kur’ân-ı Kerîm’de, onunla sadece okumakla değil, aynı zamanda düşünmek ve hayatı ona göre şekillendirmekle sorumlu olduğumuz vurgulanır:
“(Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini iyice düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik.” (Sâd 38/29)

Bu âyet, Kur’ân’ın kalplerde yer etmesi ve amellere yansıması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Kur’ân okumak; namaz, infak, sabır ve güzel ahlâkla tamamlanmalıdır.

Namaz Sevabı Eksik mi Yazılıyor? İşte Hadisin Detayları
Namaz Sevabı Eksik mi Yazılıyor? İşte Hadisin Detayları
İçeriği Görüntüle

📌 Hakikî Hâfız Olmak

Ashâb-ı kiramdan Abdullah bin Mesud (r.a.), gerçek Kur’ân hâfızını şöyle tarif etmiştir:
“Kur’ân’ı ezberleyen kimse; insanlar uyurken gece ibadet eden, onlar yerken oruç tutan, onlar sevinirken âhiret için kaygılanan, onlar kibirlenirken tevazu gösteren kimsedir.” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 130)

Bu söz, Kur’ân hâfızlığının sadece dil ile değil, kalp ve amel ile olacağını göstermektedir.

📌 Bela ve Musibetlerden Kurtulmanın Yolu

Osmanlı âlimlerinden Muhammed Hâdimî de Kur’ân’a sarılmanın insanı her türlü sıkıntıdan kurtaracağını hatırlatmıştır:
“Kur’ân’ı edeple ve tertîl ile okumak, Allah ile konuşmak gibidir.” (Mecmûatü’r-Resâil)

Bu da bize gösteriyor ki, Kur’ân sadece bir ibadet değil; aynı zamanda huzur, güven ve kurtuluş vesilesidir.

📌 Kur’ân’ı Terk Etmenin Tehlikesi

Kur’ân’ı yaşamak ne kadar faziletliyse, onu terk etmek de o kadar tehlikelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kıyamet günü bazı kimselerin Kur’ân tarafından aleyhlerine şahitlik edeceğini haber vermiştir:
“Resûl der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’ân’ı terk etti.” (Furkân 25/30)

Kur’ân’ı ihmal edenler, en zor günde Peygamberlerinin şikâyetiyle karşı karşıya kalacaklardır.


Sonuç:

Kur’ân, müminin hayat kitabıdır. Onu okumak ibadet, anlamak ilim, yaşamak ise kurtuluş yoludur. Kur’ân’a yönelenler hem dünyada hem de âhirette yücelirken, onu terk edenler hüsrana uğrayacaktır.

En büyük tahsil, Kur’ân’ı öğrenmek, yaşamak ve yaşatmaktır.