Modern zamanlarda her insan, kalbini ve inancını sarsacak çeşitli sınavlarla karşı karşıya kalıyor. Ancak mü’min, bu sarsıntılar karşısında yalnız değil. Kur’ân ve sünnet rehberliğinde, mâneviyatı zinde tutacak sağlam dayanaklar mevcut. Sabır, namaz, helâl lokma ve salih dostluklar; ruhu diri tutan ilâhî reçeteler arasında yer alıyor.
Sabır ve Namaz: Mü’minin Sığınağı
Kur’an-ı Kerim’in öğrettiği ilk manevi direnç noktası sabır ve namaz. Zorluk anlarında Allah’a yönelmenin, sabırla direnmenin gerekliliği şu âyette açıkça bildiriliyor:
“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin…” (Bakara, 153)
Mü’min, nefsin baskısına ve dünyanın cazibesine karşı sabırla direnirken, namazla da Rabbine yönelir, iç huzurunu tazeler. Hazreti Peygamber (sav), karşılaştığı her meselede hemen namaza durur, Rabbine sığınırdı. Çünkü namaz, aynı zamanda kötülüklerden koruyan bir kalkandır:
“Namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…” (Ankebût, 45)
Helâl Lokma: Kalbin Gıdası
Mü’minin mâneviyatını koruyacak ikinci temel unsur ise helâl kazanç ve helâl lokmadır. Çünkü kalbin gıdası, mideye giren lokmayla doğrudan ilişkilidir. Gönül sultanı Abdülkâdir Geylânî şöyle ikaz eder:
“Eline geçen dünyalığın helâl mi haram mı olduğuna çok dikkat et! Haram yemek, kalbi öldürür; helâl yemek ise kalbi Mevlâ’ya yaklaştırır.”
Haram lokma, kalbi karartır; günahları süsler ve kişiyi mâsiyetle meşgul eder. Mubah olan gıda âhirete yönlendirir; helâl lokma ise kalbi ilâhî muhabbete taşır. Bu yüzden mü’min, geçimini kazanırken de rızasını aradığı Rabbinin çizdiği helâl daireye riayet etmelidir.
Salih Dostlar: Kalbin Aynası
Bir diğer hayati mesele de çevremizdeki insanlardır. Zira insan, çevresindeki kişilerden olumlu ya da olumsuz etkiler alır. Bu duruma Kur’an’da şu şekilde dikkat çekilir:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun!” (Tevbe, 119)
Beraber olunan insan, ya mâneviyatı canlandırır ya da gaflete sürükler. Şeyh Sâdî-i Şîrâzî, bu etkilenmeyi veciz bir örnekle açıklar:
“Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmîr, sadıklarla beraber olduğu için şeref kazandı; Kur’an’da adı geçti. Nûh ve Lût peygamberlerin hanımları ise fâsıklarla beraber oldukları için helâke uğradı.”
Kalplerin birbirine etkisi, tıpkı gözle görülmeyen bir enerji gibidir. Kimisi feyz ve ruhaniyet taşırken, kimisi gaflet ve kasvet yükler. Bu nedenle, mü’minin kalbini canlı tutmak için gaflet ehliyle değil, sâlihlerle birlikte olması gerekir.
Mâneviyatın Reçetesi: Sabır, Helâl, Sohbet
Sonuç olarak, bir mü’minin ruhunu diri tutmak için sabır ve namazla Rabbine yönelmesi, helâl rızıkla kalbini nurlandırması ve salih insanlarla beraberlik kurması elzemdir. Zira bu üç unsur, mâneviyatın hem koruyucusu hem de geliştiricisidir.