Değerli kardeşimiz, hayat yalnızca darlıkla, sıkıntıyla veya fakirlikle değil; aynı zamanda bolluk, sağlık, evlat, ilim ve güç gibi nimetlerle de bir imtihan yeridir. Kuldan istenen en asgari tavır; darlıkta sabır, varlıkta şükürdür. Ancak ideal olan, her hâl içinde şükür hâli üzere bulunmaktır. Çünkü tüm hâller geçicidir ve her biri Allah’ın takdiridir.
Unutmamalıyız ki varlık, yokluktan daha ağır bir imtihandır. Zira olmayan şeyin hesabı kolaydır, ancak verilen nimetlerin her biri ayrı bir sorumluluk doğurur. Bu bağlamda şu sorgulama manidardır:
“Kulum!
Sana para verdim, onunla ne yaptın?
Sana sağlık verdim, onunla ne yaptın?
Sana evlat verdim, onları nasıl yetiştirdin?
Sana ilim verdim, onu nasıl kullandın?
Sana cesaret verdim, onu kimin yolunda kullandın?..”
Cenab-ı Hak, Tekasür Suresi’nin 8. ayetinde mealen şöyle buyurur:
“Sonra da elbette ki dünyada size verilmiş nimetlerden, bunları nasıl ve nerede kullandığınızdan sual edilecek, hesaba çekileceksiniz.”
İşte bu yüzden, sahip olduklarımızı birer lütuf olduğu kadar birer sınav vesilesi olarak da görmeli, her hâlde Rabbimize yönelerek şükür bilincimizi diri tutmalıyız.