Hayatın fırtınaları arasında kula rehber olan en büyük kaynaklardan biri Rasûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) sünnetidir. O'nun öğrettiği ölçülerle evlat yetiştirmek, sadece bu dünyaya değil, öte âleme de uzanan bir kazançtır. Çünkü insan, kendisinden sonra da amel defteri açık kalan üç sınıftan biriyle müjdelenebilir: Hayırlı evlat.

Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Öldükten sonra kulun derecesi yükseltilir. Kul:
‘Ey Rabbim! Bu sevap nereden geldi?’ diye sorar.
Allah Teâlâ buyurur:
‘(Senin ardından bıraktığın) sâlih evlâdın senin için istiğfarda bulundu, dua etti.’”
(İbn Mâce, Edeb 1; Ahmed b. Hanbel, II, 509)

Bu hadis, her anne babanın içini ferahlatan, aynı zamanda onları evlat yetiştirme konusunda büyük bir mesuliyet altına sokan bir müjdedir. Çünkü sadece kendi ibadetleriyle değil, arkasında bıraktıkları güzel bir nesil ile de âhiret makamları yükselebilir.

Sâlih Evlat: Dünyada Meyve, Âhirette Gölge
Dindar, ahlâklı, vicdanlı bir evlât; anne babasının hem dünyadaki yoldaşı hem de âhiretteki sermayesidir. Onun her hayırlı amelinde, her kıldığı namazda, yaptığı her iyilikte, anne babasına da bir hisse yazılır. Hele ki bu evlat, vefat etmiş anne-babasını unutmadan dua etmeye, onlar için istiğfar etmeye devam ediyorsa; bu rahmet kapısı hiç kapanmaz.

Zira dua, müminin silahıdır. Özellikle bir evladın samimi niyazı, bir annenin-babanın ruhunda bir nur, kabirlerinde bir ferahlık olur. Dualar, rahmetin çağrısıdır ve bu çağrının anne-babayı bulmaması mümkün değildir. Nitekim Rasulullah’ın (s.a.v.) haber verdiği gibi, bu dualar sayesinde vefat etmiş kimsenin derecesi, onun farkında bile olmadığı bir şekilde yükseltilir.

Anne Babalara Düşen Vazife
Bu müjdeyle birlikte büyük bir sorumluluk da yükleniyor anne babalara: Geride kendilerine dua edecek bir evlat bırakmak. Ekranlarla büyüyen, dijital dünyanın girdaplarında savrulan bir nesil değil; ilimle, edep ile, ahlâk ile yetişen bir evlat. Çünkü bir evladın duası, sadece vefat etmiş anne babasına değil, hayattaki tüm insanlığa da rahmet taşır.

O hâlde soralım kendimize: Biz çocuğumuza ne öğretiyoruz? Ona sadece diploma mı bırakıyoruz, yoksa duayla yükseleceği bir kulluk mirası mı?

Son Söz:
Ölümle her şey bitmiyor. Hayat sona erse de dualar, sadakalar ve sâlih ameller devam ediyor. Her hayırlı evlat, anne babasının arkasından açılmış bir cennet penceresidir. Bu yüzden evlat yetiştirmek, sadece bir sorumluluk değil; aynı zamanda ebedî bir yatırımdır.

Ve dua ile bitirelim:
“Allah’ım! Bizleri kendisiyle dereceler yükselecek sâlih evlatlardan eyle. Bizlere de sâlih evlatlar yetiştirmeyi nasip et. Âmin.”

Hayırlı Evlat İçin Duâlar: Kalpten Dile, Dilden Semaya Uzanan Tesir

Anne-babaların evlatlarına yapacağı duâlar, sadece bir temenni değil; ilahi rahmete açılan en güçlü kapılardandır. Peygamberlerin dilinden nesillere uzanan duâlar, çocuk terbiyesinde manevî bir kalkan görevi görür. Peki, hangi duâları, ne zaman ve nasıl okumalıyız?

Hayırlı Evlat İçin Duâlar

Duâ, insanın Rabbine yönelişinin en samimi halidir. Kalpte filizlenen, dile gelen ve semaya yükselen bir yakarıştır. Kulluğun özü, acziyetin itirafı, tevazuun zirvesidir. Özellikle evlat yetiştirirken duâ, sadece manevi bir destek değil, aynı zamanda ilahi takdire sığınışın ifadesidir. Çünkü duâsız bir eğitim eksiktir; tevekkülsüz bir emek ise tam değildir.

Her anne-baba, çocuğunun iyi bir insan, faydalı bir birey, salih veya saliha bir kul olması için çabalar. Ancak bu çaba duâ ile taçlandığında, semadan gelen rahmetle birleşerek bereketlenir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:

“Üç duâ vardır ki, kabul edilir: Mazlumun duâsı, misafirin duâsı ve anne-babanın evladına duâsı.”
(Ebû Dâvûd, Vitr, 29/1536)


Duâsı Kabul Olan Nesil: Kur’an’dan ve Peygamberlerden Öğrendiklerimiz

Kur’an-ı Kerîm’de pek çok peygamberin çocukları için ettiği duâlar örnek olarak sunulmuştur. Bunlar sadece birer tarihi anlatı değil, bizlere yol gösterici örneklerdir:

  • Zekeriyyâ (a.s.):

“Rabbim! Katından bana hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen duâyı işitensin.” (Âl-i İmrân, 38)

  • İbrâhim (a.s.):

“Ey Rabbimiz! Bizi Sana teslim olanlardan eyle. Soyumuzdan da Sana teslim olacak bir ümmet çıkar.” (el-Bakara, 128)

“Rabbim! Karnımdakini sadece Sana adayarak nezrettim. Benden kabul buyur.” (Âl-i İmrân, 35)

  • İbrâhim (a.s.)’ın başka bir duâsı:

“Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle!” (İbrâhim, 40)

  • Müminlerin Duâsı:

“Rabbimiz! Eşlerimizden ve nesillerimizden göz aydınlığı lütfet.” (el-Furkân, 74)

Bu örnekler, ebeveynlerin nesil endişesi taşımasının ve bunu Rabbine arz etmesinin ne denli kıymetli olduğunu gösteriyor. Peygamberimiz (s.a.v) de:

“Ben dedem İbrahim’in duâsıyım.” (Hâkim, II, 453) buyurarak, bu duâların nesiller üzerindeki etkisini bizzat ifade etmiştir.


Nazar ve Şerlerden Korunmak İçin Okunacak Duâlar

Peygamber Efendimiz (s.a.v), çocuklar için özellikle nazardan korunma hususunda da çeşitli duâlar öğretmiştir. Göz değmesinin hak olduğunu bildirerek şunları tavsiye etmiştir:

  • “Her türlü şeytan, zararlı canlı ve kem gözden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.”
    (Buhârî, Ehâdîsu’l-Enbiyâ, 10)

  • “Mâşâallah lâ kuvvete illâ billâh” demek, görülen güzellik karşısında şer etkileri uzaklaştırır.
    (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân)

Ayrıca, yatmadan önce Felâk, Nâs ve İhlâs sûrelerinin üçer kez okunması, çocukların manevi korunması için sünnettir.


Sadaka ve Salih Amellerle Duânın Gücünü Pekiştirmek

Sadece dil ile değil, fiil ile yapılan duâlar da vardır. Sadaka vermek, hayır yapmak, bir yetimin başını okşamak, mazlumun duasını almak… Bunlar da hayırlı evlat için yapılan duâların zeminini güçlendirir.

Büyük âlim İbnü’l-Cevzî der ki:

“Ölüm amel defterini kapatır. Ancak sadaka, ilim ve hayırlı evlat gibi salih ameller, kişi öldükten sonra da sevap getirmeye devam eder.”


Duâ, Evlat Terbiyesinde İlahi Bir Destektir

Eğer biz duânın tesirine gerçekten inansaydık, evlatlarımız için her fırsatta, her durumda, her halükârda dua etmeyi terk etmezdik. Çünkü onlar, bizim dünyamızın süsü, ahiretimizin yatırımıdır. Kur’ân’ın ifadesiyle:

“İnsan ölünce, üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i câriye, faydalı ilim ve hayırlı evlat.”
(Müslim, Vasiyye, 14)

O hâlde çocuklarımız için sadece iyi bir eğitim değil, güçlü bir maneviyat, sağlam bir karakter ve Allah’tan gelen hidayet isteyelim. Zira hidayet Allah’tandır. Nitekim kudsî bir hadiste:

“Ey kullarım! Hepiniz sapıtmışsınız; yalnızca Benim hidayet verdiklerim müstesna. Öyleyse Benden hidayet isteyin ki size hidayet vereyim.”
(Müslim, Birr, 2577)