Gerçek bir müminin hayatı, bir zikir hâlidir. Yani sadece tesbih tanelerinde dönen kelimeler değil, hayatın her safhasında Cenab-ı Hakk’ı hatırlamak, O’na yönelmek, O’nu anmak, O’na sığınmak ve O’nunla yaşamaktır.

Mümin, başına gelen her hadisede Yüce Rabbini zikreder. Bu zikir, sadece belli vakitlerde yapılan bir ibadet değil; bir hayat tarzıdır, bir kulluk şuurudur. Geçmişte büyüklerimiz, hayatın her anına duayı ve zikri yerleştirmişti. Bir çocuk doğduğunda: “Allah salih ve saliha kullarından eylesin.” denir, evlenenlere: “Allah iki cihan saadeti nasip eylesin.” temennileriyle dua edilirdi.

Hastaya: “Şifalar versin, günahlara kefaret eylesin.”
Vefat edenin yakınlarına: “Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.”
Yola çıkanlara: “Allah’a emanet ol.”
Yemeğe besmeleyle başlanır, elhamdülillah ile tamamlanırdı.
Güzel sözlerin arasına, farkında olmadan dualar serpiştirilirdi.
“İnşâallah”, “Mâşâallah”, “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh”, “Sübhânallah” ifadeleri, hayatın diliydi.

Bu ifade biçimleri sadece bir gelenek değil, Kur’ân’ın emridir. Âl-i İmrân Suresi'nde Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“Onlar, ayaktayken, otururken ve yanları üzerindeyken Allah’ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde derin derin düşünürler. (Ve şöyle derler:) ‘Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tenzih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!’” (Âl-i İmrân, 191)

Zikir, sadece dille değil; akılla, kalple ve fiille yapılır. Mümin, kâinatı tefekkür ederek, varlıklar arasındaki ilâhî düzeni idrak ederek zikreder. Her şeyin, her anın O’ndan geldiğini bilerek yaşar. Kur’ân-ı Kerim, kavlî (sözlü) kitaptır. Kâinat ise fiilî (amelî) kitaptır. İkisi de Rabbimizin kullarına gönderdiği büyük birer ilâhî mesajdır.

Gerçek zikir, hayatı Allah ile yaşamaktır.
Gerçek mümin, Allah’ı sadece camide değil, pazarda, sokakta, evde, hasta yatağında da hatırlayandır.
Gerçek ibadet, sadece şekli değil, kalbi ve aklı da kapsayan bir tefekkür hâlidir.

Bu yüzden zikir, sadece dilden değil, kalpten taşmalı; davranışlara, ahlâka ve yaşama yansımalıdır.


ALT BAŞLIKLAR / EK OKUMA KONULARI:

İslam ve ihsan yolunda yürüyen her gönül bilir ki:
Zikir; ruhun nefesidir.
Tefekkür; kalbin gözüdür.
Salih amel ise, zikrin meyvesidir.