İslam’da fedakârlık, sadece sözle değil, kalpten gelen bir teslimiyetle yaşanır. Kur’ân-ı Kerîm’de birçok ayette mü’minlerin Allah yolunda canlarını ve mallarını feda etmeleri övülmüş; bu uğurda yapılan her fedakârlığın ilâhî karşılık bulacağı bildirilmiştir. Tevbe Suresi’nde buyrulduğu üzere:
“Allah, mü’minlerden mallarını ve canlarını, kendilerine cennet vermek suretiyle satın almıştır.” (et-Tevbe, 111)
Bu ayetlerin ruhunu yaşayan sahâbîlerden biri, sadece bir hadis-i şerif duyarak, tereddütsüz canını Allah yolunda feda etti.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.)’ın aktardığına göre, bir savaş esnasında düşmanla karşı karşıya geldiklerinde şöyle dedi:
“Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ‘Cennet kapıları, kılıçların gölgesi altındadır.’”
Bu sözü duyan sahâbîlerden biri, perişan hâliyle öne çıkıp:
“Bu hadisi gerçekten sen mi işittin?” diye sordu.
Ebû Mûsâ (r.a.) “Evet” cevabını verince, o mücahit, arkadaşlarına selâm ederek kılıcının kınını kırdı ve düşmana saldırarak şehit düştü.
(Müslim, İmâre 146)
Bu olay, İslam’da fedakârlığın ne dereceye ulaşabileceğinin, sevgiyle yapılan kulluğun ne kadar içten ve samimi olduğunun en çarpıcı örneklerinden biridir.
CAN DA MAL DA EMANET: SEVEN, SEVGİSİ KADAR FEDA EDER
Allah Teâlâ’nın insanoğluna lûtfettiği can ve mal, sadece bir nimet değil; aynı zamanda bir imtihandır. Ayet-i kerîmede şu uyarı yapılır:
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Rasûlü’nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin...” (et-Tevbe, 24)
Bu ayet, Allah yolunda yapılacak fedakârlığın bir tercih değil, imanın ve sevginin bir gereği olduğunu vurgular. Allah’ı ve Rasûlü’nü gerçek anlamda seven bir kul, Allah rızâsı için canını bile gözünü kırpmadan verebilir.
İslam İçin Fedakârlık Nedir?
İslam için fedakârlık, nefsiyle, malıyla ve vaktiyle Allah yolunda mücadele etmek demektir. Bu, sadece savaş meydanlarında değil; günümüz şartlarında da İslami hizmetlere destek olmak, infakta bulunmak, zamanını ve imkânlarını hayır yolunda harcamakla mümkündür.
