Evlilik, sadece iki kişinin birleşmesi değil, aynı zamanda hayatı anlamlı ve huzurlu kılacak bir paylaşımdır. Ancak bu paylaşımların sağlıklı olabilmesi için, temel değerler ve ahlâk kurallarına sadık kalmak şarttır. Evlenecek kişilerin helâl-haram duygusuna sahip olmaları büyük önem taşır. Kız, nafakasını eşinden alacak ve onun getirdikleriyle yemeğini pişirecekse, helâl-haram duygusunu bilmeyen bir kişiyle ortaklık kurmak tehlikeli olabilir. Çünkü helâl olmayan lokmalar, insanı sadece bedenen değil, ruhen de kirletebilir ve insanı doğru yoldan saptırabilir. Bu yüzden helâl-haram duygusu güçlü bir kişiyi eş olarak seçmek, sağlıklı bir evlilik için temel bir adımdır.

Evlilikte sadece maddi unsurlar değil, ahlâk da son derece önemlidir. İyi bir eş, gözünü haramdan, gönlünü çirkeften koruyabilen kişidir. Güzel ahlâk sahibi biriyle hayatı paylaşmak, huzurlu bir evliliğin anahtarıdır. Ahlâk sadece dışsal davranışlarla değil, içsel dürüstlük, sadakat ve sevgiyle de ölçülür. Evlenecek kişinin güzel ahlâk sahibi olması, sadece kişinin kendisini değil, evlilik ilişkisindeki diğer tarafı da etkiler. Bir eşin, ahlâkî değerlerden sapması, ilişkinin temelini sarsar ve insanı ruhsal anlamda olumsuz etkiler.

Evlat Terbiyesi: Hem Kalbe Hem Kadere Dokunan Bir Sınav
Evlat Terbiyesi: Hem Kalbe Hem Kadere Dokunan Bir Sınav
İçeriği Görüntüle

Bununla birlikte, evlilikte idealizasyona kaçanlar da olabilir. "Bu kadarını beklersen, evlenecek kimse bulamayız" gibi endişeler duyulabilir. Ancak endişelenmeye gerek yoktur. Cenâb-ı Hak, samimi niyetle isteyen ve evliliği Allah’ın rızasına uygun şekilde kurmayı arzulayanlara yardımcı olur. Samimiyetle isteyen kişi, önce içsel olarak doğru niyetleri oluşturur, sonra da hayatına girecek olan kişiye dair doğru öncelikleri belirler. Bu öncelikler İslâm’a uygun olmalı ve ona göre hareket edilmelidir. Zira evlilik, sadece bir arayış değil, aynı zamanda bir sorumluluk ve İslâm’ın gösterdiği doğru yolda bir adım atmaktır.Batıdan ve bâtıldan alınan örneklerle eş arayanlar, çoğu zaman bu öncelikleri tespit edemezler. Hevâ ve heves tatminiyle eş arayan kişiler, yüzeysel ilişkilere ve geçici mutluluklara yönelirler. Fakat bu tür ilişkiler, uzun vadede kişiyi tatminsiz ve mutsuz bırakabilir. Bu noktada, Allah muhafaza, okuduğumuz âyetin şu kısmı devreye girer: “…Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara lâyıktır…” (en-Nûr, 26). Yani, evlilikte doğru eş, doğru niyetle ve İslâmî değerlerle seçildiğinde, kişi hem ruhsal hem de bedensel olarak huzura kavuşur.

İslâm’a öncelik veren kişiler, “Bu zamanda görücü usûlü olur muymuş?” gibi endişelere kapılmazlar. Zira evlilikteki en doğru yol, büyüklerin tecrübelerinden faydalanmak ve sağduyu sahibi, firâsetli aile büyüklerinin, kanaat önderlerinin aracılığından yararlanmaktır. Bu şekilde, doğru kişilerle evlenmek ve sağlıklı bir aile yapısı kurmak mümkün olur. Büyüklerimizin rehberliği, yalnızca geçmişin bilgeliğini değil, aynı zamanda Allah’ın inayetini de içeren bir kaynaktır. Onların deneyimlerinden yararlanmak, sağlıklı kararlar almamıza yardımcı olur ve isabetli adımlar atmamızı sağlar.

Sonuç olarak, evlilik sadece iki kişinin bir araya gelmesi değil, aynı zamanda Allah’ın rızasına uygun, helâl ve güzel bir hayat sürme amacıdır. İslâm’a uygun bir eş seçmek, yalnızca dünyadaki mutluluğu değil, ahiretteki saadeti de beraberinde getirir. Cenâb-ı Allah, bizleri, ailemizi, tüm ümmet-i Muhammed’i, çoluğumuzu ve çocuğumuzu namaz kılanlardan eylesin. Âmîn.

Muhabir: Said Aydın