İslam inancına göre dua, kul ile Rabbi arasında kurulan en samimi bağdır. Ancak sıkça sorulan bir soru vardır: Dualarımız gerçekleşmiyorsa acaba amacına ulaşmamış mıdır? Özellikle Filistin halkı için yıllardır edilen dualar, zulmün son bulmadığı göz önüne alındığında bu soruyu daha da gündeme taşır.

Kur’an-ı Kerîm’de “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer verir ki” (Furkan, 25/77) buyrularak, duanın Allah katında kulluk değeri vurgulanır. Yani dua, sadece sonuç almak için değil, bir ibadet olduğu için değerlidir.

İslam’a Göre Beyin Ölümü Gerçek Ölüm mü, Organ Nakli Caiz mi?
İslam’a Göre Beyin Ölümü Gerçek Ölüm mü, Organ Nakli Caiz mi?
İçeriği Görüntüle

Bediüzzaman Said Nursî de duanın iki türlü kabul edildiğini ifade eder: Bazen aynen talep edilen şey verilir, bazen de daha hayırlısı lütfedilir. Tıpkı bir hastanın bal istemesine rağmen, hekim tarafından şifa için daha faydalı bir ilaç verilmesi gibi. Dolayısıyla duaların gecikmesi veya farklı bir şekilde kabul edilmesi reddedildiği anlamına gelmez.

Filistin meselesinde de durum böyledir. Yapılan dualar olmasaydı belki zulüm çok daha artacaktı. Dua, belki belaların hafiflemesine vesile oldu. Kaldı ki, Müslümanların güç, ilim ve birlik açısından zaafları, duaların etkisini gölgeleyen önemli bir faktördür. Zira dua sadece dil ile değil, fiil ile de desteklenmelidir.

Allah’ın zulme niçin izin verdiği sorusu da önemlidir. İslam’a göre dünya bir imtihan yeridir. İnsanlar iyilik ve kötülük yapma iradesine sahiptir. Eğer Allah kötülere fırsat vermeseydi, imtihan ortadan kalkardı. Bu sebeple Allah, hem iyilere hem kötülere iradelerinin sonucunu yaşama imkânı tanır.

Sonuç olarak, dualarımızın hemen karşılık bulmaması onların boşa olduğu anlamına gelmez. Dua, bir ibadet, bir teslimiyet ve ahirete yatırım vesilesidir. Allah hikmetiyle kullarına cevap verir; bizlere düşen, hem dua etmek hem de gayret göstermektir.