Kur’an-ı Kerim’in kıyamet sahnelerini çarpıcı bir şekilde anlatan surelerinden biri olan Vakıa Suresi, faziletiyle Müslümanların gönlünde ayrı bir yere sahiptir. Mekke döneminde inen ve 96 ayetten oluşan bu sure, ismini ilk ayette geçen ve “büyük olay, kıyamet” anlamına gelen “el-Vakıa” kelimesinden alır. Mushafta 56. sırada, iniş sırasına göre ise 46. sıradadır.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) “Her kim her gece Vakıa Suresi’ni okursa, ona fakirlik dokunmaz” hadisi, bu surenin manevî bereketini ve maddi-manevi açılımlara vesile olabileceğini göstermektedir. (İbn Hanbel, Fedâilü’s-Sahâbe, II, 726)
📖 Vakıa Suresi Oku ve Dinle
-
Vakıa Suresi Dinle: [Fatih Çollak Hocaefendi’nin sesinden dinlemek için tıklayın]
-
Vakıa Suresi Arapça Metni: Sureyi orijinal Arapça haliyle okumak için aşağı kaydırın
-
Türkçe Okunuşu: Arapça bilmeyenler için kolay okunuş
-
Vakıa Suresi Meali: Ayet ayet Türkçe anlamı
-
Vakıa Suresi Tefsiri: Surede geçen kavramların detaylı açıklaması
📌 Vakıa Suresi’nin Konusu ve Nuzül Sebebi
Vakıa Suresi, kıyamet gününü tasvir ederek insanların dünyadaki amellerine göre gruplara ayrılacağını, cennetliklerin ve cehennemliklerin durumlarını çarpıcı sahnelerle anlatır.
Surenin amacı, insanların dünya hayatının geçiciliğine karşı uyanmaları ve ahirete hazırlık yapmaları konusunda ikaz etmektir.
🌟 Vakıa Suresi’nin Fazileti
-
Her gece okunması tavsiye edilmiştir.
-
Fakirliğe karşı koruyucu olduğuna inanılır.
-
Rızkın genişlemesine vesile olabileceği rivayet edilir.
-
Ölümden sonra diriliş, hesap günü ve cennet-cehennem tasvirleriyle insanı derin tefekküre sevk eder.
📋 10 Maddede Vakıa Suresi Ne Anlatıyor?
-
Kıyametin gelişi ve kaçınılmaz oluşu
-
İnsanların üç sınıfa ayrılması: Sabikun (önde gidenler), Ashab-ı Meymene (sağcılar), Ashab-ı Meş’eme (solcular)
-
Cennet nimetlerinin tasviri
-
Cehennem azabının dehşeti
-
Allah’ın kudretine delil olan yaratılış mucizeleri
-
Ölüm anı ve canın çıkış sahnesi
-
Kur’an’ın yüceliği ve Allah katından indirildiği
-
İnsan aklının acziyeti
-
Allah’ın nimetlerini tefekkür etmenin gerekliliği
-
Kur’an’ın insanlara öğüt oluşu
🕋 Vakıa Suresi Ne Zaman ve Nerede İndirildi?
Vakıa Suresi, Mekke döneminin sonlarına doğru nazil olmuştur. Bu dönem, iman ve ahiret inancının temellendirilmeye çalışıldığı, tevhid inancının zihinlere yerleştirildiği bir süreçtir.
🕌 Namazlarda Okunan Diğer Önemli Sureler
-
Yasin Suresi: Kalplerin nuru, Kur’an’ın kalbi
-
Fetih Suresi: Allah’ın lütfuyla gelen zafer
-
Amme Suresi: Ahiret, yeniden diriliş
-
Ayetel Kürsi: Allah’ın yüceliği ve kudreti
-
Amenerrasulü: Müminlerin teslimiyet beyanı
-
Namaz Sureleri: Fatiha, İhlas, Felak, Nas, Kafirun...
Sonuç olarak…
Vakıa Suresi, sadece kıyameti anlatmakla kalmaz, aynı zamanda müminlere dünyada nasıl bir hayat yaşamaları gerektiğini hatırlatır. Her gece okuyanların fakirlikten korunacağına dair rivayet, bu surenin Kur’an-ı Kerim içerisindeki bereket ve hikmet dolu yönünü ortaya koyar. Manevi arınma, ahiret bilinci ve rızık duası için okunması tavsiye edilen bir suredir.
VAKIA SURESİ OKU - ARAPÇA
Vakıa Suresi 1. Sayfa
Vakıa Suresi 2. Sayfa
Vakıa Suresi 3. Sayfa
Vakıa Suresi 4. Sayfa
Vakıa Suresi Türkçe Okunuşu (Latin Harfleriyle)
Vakıa Suresi okunuşu, ayet ayet Türkçe telaffuzuyla sizlerle…
📌 UYARI: Kur’an-ı Kerim’i orijinal Arapça metniyle okumak esastır. Aşağıda yer alan Türkçe okunuş, öğrenmek ve telaffuz çalışması yapmak isteyenler için paylaşılmıştır. Yalnızca Türkçe okunuşla Kur’an okunması dinen tavsiye edilmez.
Bismillâhirrahmânirrahîm
1. İżâ veka’ati-lvâki’a(tu)
2. Leyse livak’atihâ kâżibe(tun)
3. Ḣâfidatun râfi’a(tun)
4. İżâ rucceti-l-ardu raccâ(n)
5. Ve busseti-lcibâlu bessâ(n)
6. Fekânet hebâen munbeśśâ(n)
7. Ve kuntum ezvâcen śelâśe(ten)
8. Fe-ashâbu-lmeymeneti mâ ashâbu-lmeymene(ti)
9. Ve ashâbu-lmeş-emeti mâ ashâbu-lmeş-eme(ti)
10. Ve-ssâbikûne-ssâbikûn(e)
11. Ulâ-ike-lmukarrabûn(e)
12. Fî cennâti-nna’îm(i)
13. Śulletun mine-l-evvelîn(e)
14. Ve kalîlun mine-l-âḣirîn(e)
15. ‘Alâ sururin mevdûne(tin)
16. Mutteki-îne ‘aleyhâ mutekâbilîn(e)
17. Yatûfu ‘aleyhim vildânun muḣalledûn(e)
18. Bi-ekvâbin ve ebârîka vekesin min ma’în(in)
19. Lâ yusadde’ûne ‘anhâ velâ yunzifûn(e)
20. Ve fâkihetin mimmâ yeteḣayyerûn(e)
21. Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(e)
22. Ve hûrun ‘în(un)
23. Ke-emśâli-llului-lmeknûn(i)
24. Cezâen bimâ kânû ya’melûn(e)
25. Lâ yesme’ûne fîhâ laġven velâ teśîmâ(n)
26. İllâ kîlen selâmen selâmâ(n)
27. Ve ashâbu-lyemîni mâ ashâbu-lyemîn(i)
28. Fî sidrin maḣdûd(in)
29. Ve talhin mendûd(in)
30. Ve zillin memdûd(in)
31. Ve mâ-in meskûb(in)
32. Ve fâkihetin keśîra(tin)
33. Lâ maktû’atin velâ memnû’a(tin)
34. Ve furuşin merfû’a(tin)
35. İnnâ enşenâhunne inşâ-â(n)
36. Fece’alnâhunne ebkârâ(n)
37. ‘Uruben etrâbâ(n)
38. Li-ashâbi-lyemîn(i)
39. Śulletun mine-l-evvelîn(e)
40. Ve śulletun mine-l-âḣirîn(e)
41. Ve ashâbu-şşimâli mâ ashâbu-şşimâl(i)
42. Fî semûmin ve hamîm(in)
43. Ve zillin min yahmûm(in)
44. Lâ bâridin velâ kerîm(in)
45. İnnehum kânû kable żâlike mutrafîn(e)
46. Ve kânû yusirrûne ‘alâ-lhinśi-l’azîm(i)
47. Ve kânû yekûlûne e-iżâ mitnâ ve kunnâ turâben ve ’izâmen e-innâ lemeb’ûśûn(e)
48. Eve âbâunâ-l-evvelûn(e)
49. Kul inne-l-evvelîne vel-âḣirîn(e)
50. Lemecmû’ûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(in)
51. Śumme innekum eyyuhâ-ddâllûne-lmukeżżibûn(e)
52. Leâkilûne min şecerin min zakkûm(in)
53. Femâli-ûne minhâ-lbutûn(e)
54. Feşâribûne ‘aleyhi mine-lhamîm(i)
55. Feşâribûne şurbe-lhîm(i)
56. Hâżâ nuzuluhum yevme-ddîn(i)
57. Nahnu ḣalaknâkum felevlâ tusaddikûn(e)
58. Eferaeytum mâ tumnûn(e)
59. E-entum taḣlukûnehu em nahnu-lḣâlikûn(e)
60. Nahnu kaddernâ beynekumu-lmevte vemâ nahnu bimesbûkîn(e)
61. ‘Alâ en nubeddile emśâlekum ve nunşi-ekum fî mâ lâ ta’lemûn(e)
62. Ve lekad ‘alimtumu-nneş-ete-l-ûlâ felevlâ teżekkerûn(e)
63. Eferaeytum mâ tahruśûn(e)
64. E-entum tezra’ûnehu em nahnu-zzâri’ûn(e)
65. Lev neşâu lece’alnâhu hutâmen fezaltum tefekkehûn(e)
66. İnnâ lemuġramûn(e)
67. Bel nahnu mahrûmûn(e)
68. Eferaeytumu-lmâe-lleżî teşrabûn(e)
69. E-entum enzeltumûhu mine-lmuzni em nahnu-lmunzilûn(e)
70. Lev neşâu ce’alnâhu ucâcen felevlâ teşkurûn(e)
71. Eferaeytumu-nnâra-lletî tûrûn(e)
72. E-entum enşetum şeceratehâ em nahnu-lmunşi-ûn(e)
73. Nahnu ce’alnâhâ teżkiraten ve metâ’an lilmukvîn(e)
74. Fesebbih bismi rabbike-l’azîm(i)
75. Felâ uksimu bimevâki’i-nnucûm(i)
76. Ve-innehu lekasemun lev ta’lemûne ‘azîm(un)
77. İnnehu lekur-ânun kerîm(un)
78. Fî kitâbin meknûn(in)
79. Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûn(e)
80. Tenzîlun min rabbi-l’âlemîn(e)
81. Efebihâżâ-lhadîśi entum mudhinûn(e)
82. Ve tec’alûne rizkakum ennekum tukeżżibûn(e)
83. Felevlâ iżâ belaġati-lhulkûm(e)
84. Ve entum hîne-iżin tenzurûn(e)
85. Ve nahnu akrabu ileyhi minkum velâkin lâ tubsirûn(e)
86. Felevlâ in kuntum ġayra medînîn(e)
87. Terci’ûnehâ in kuntum sâdikîn(e)
88. Fe-emmâ in kâne mine-lmukarrabîn(e)
89. Feravhun ve rayhânun ve cennetu na’îm(in)
90. Ve emmâ in kâne min ashâbi-lyemîn(i)
91. Feselâmun leke min ashâbi-lyemîn(i)
92. Ve emmâ in kâne mine-lmukeżżibîne-ddâllîn(e)
93. Fenuzulun min hamîm(in)
94. Ve tasliyetu cahîm(in)
95. İnne hâżâ lehuve hakku-lyakîn(i)
96. Fesebbih bismi rabbike-l’azîm(i)
VÂKIA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
*(Not: Türkçe okunuşları, Kur’an-ı Kerim’in orijinal Arapça metni yerine okunmak için uygun görülmemektedir. Ancak ayetler Türkçe okunuşlarıyla sıkça arandığı için aramalarda çıkabilmesi amacıyla bu bölüm sitemize eklenmiştir.)
Bismillahirrahmanirrahim
İżâ veka’atil vâki’atü
Leyse li veka’tihâ kâzibeh(tün)
Hâfidatür râfi’a(tün)
İżâ ruccat-il ardu recce(n)
Ve bussetit cibâlu bessâ(n)
Fe kânet hebâen munbeśśâ(n)
Ve kuntüm ezvâcen selâseten
Fe ashâbul meymeneti mâ ashâbul meymene(ti)
Ve ashâbul meş’emeti mâ ashâbul meş’eme(ti)
Ve’s-sâbikûne’s-sâbikûn(e)
Ulâikel mukarrabûn(e)
Fî cennâtin na’îm(i)
Sulletün minel evvelîn(e)
Ve kalîlün minel âhirîn(e)
Alâ sururin mevzûne(tin)
Müttekiîne aleyhâ mütekâbilîn(e)
Yetûfu aleyhim vildânun muhalledeûn(e)
Bi-ekvâbin ve ebârîka ve kesin min ma’în(in)
Lâ yusaddâûne anhâ ve lâ yunzifûn(e)
Ve fâkiheti(n) mimmâ yetehayyerûn(e)
Ve lahmi tayrin mimmâ yeştehûn(e)
Ve hûrun ‘în(un)
Ke emsâlil lu’luil meknûn(i)
Cezâen bimâ kânû ya’melûn(e)
Lâ yesme’ûne fîhâ lagven ve lâ tesîmâ(n)
İllâ kîlen selâmen selâmâ(n)
Ve ashâbu’l yemîni mâ ashâbu’l yemîn(i)
Fî sidrin mahdûd(in)
Ve talhin mendûd(in)
Ve zillin memdûd(in)
Ve mâin meskûb(in)
Ve fâkiheti(n) kesîre(tin)
Lâ maktû’atin ve lâ memnû’a(tin)
Ve furûşin merfû’a(tin)
İnnâ enşe’nâhünne inşâen
Fe ce’alnâhünne ebkârâ(n)
Uruben etrâbâ(n)
Li ashâbi’l yemîn(i)
Sulletün minel evvelîn(e)
Ve sulletün minel âhirîn(e)
Ve ashâbu’ş-şimâli mâ ashâbu’ş-şimâl(i)
Fî semûmin ve hamîm(in)
Ve zillin min yahmûm(in)
Lâ bâridin ve lâ kerîm(in)
İnnehum kânû kable zâlike mutrefîn(e)
Ve kânû yusirrûne alel hinşil azîm(i)
Ve kânû yekûlûne e-iżâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e-innâ lemeb’ûsûn(e)
Eve âbâunel evvelûn(e)
Kul innel evvelîne vel âhirîn(e)
Lemecmû’ûne ilâ mîkâti yevmin ma’lûm(in)
Sümme innakum eyyuhel dâllûnel mukez’zibûn(e)
Leâkilûne min şecerin min zakkûm(in)
Femâliûne minhâl butûn(e)
Feşâribûne aleyhi minel hamîm(i)
Feşâribûne şurbel hîm(i)
Hâzâ nuzuluhum yevmed dîn(i)
Nahnu halaknâkum felev lâ tusaddikûn(e)
Eferaeytum mâ tumnûn(e)
E-entüm takhlukûnehû em nahnul hâlikûn(e)
Nahnu kaddarnâ beynekumul mevte ve mâ nahnu bi mesbûkîn(e)
Alâ en nubeddile emsâleküm ve nünşi-eküm fî mâ lâ ta’lemûn(e)
Ve lekad alimtumun neş’etel ûlâ felev lâ tezekkerûn(e)
Eferaeytum mâ tahrusûn(e)
E-entüm tezraûn(e)hû em nahnuz zâri’ûn(e)
Lev neşâ’u le cealnâhû hutâmen fe zaltem tefekkehûn(e)
İnnâ lemuğramûn(e)
Bel nahnu mahrûmûn(e)
Eferaeytumul mâellezî teşrabûn(e)
E-entüm enzeltumûhû minel muzni em nahnul münzilûn(e)
Lev neşâ’u cealnâhû ucâcen felev lâ teşkurûn(e)
Eferaeytümün nârelletî tûrûn(e)
E-entüm enşe’tüm şeceratehâ em nahnul munşiûn(e)
Nahnu cealnâhâ tezkireten ve metâan lil mukvîn(e)
Fesebbih bismi rabbikel azîm(i)
Felâ uksimu bimevâki’in nucûm(i)
Ve innehû le kasemun lev ta’lemûne azîm(un)
İnnehû le kur’ânün kerîm(un)
Fî kitâbin meknûn(in)
Lâ yemessuhû illel mutahherûn(e)
Tenzîlün min rabbil âlemîn(e)
Efe bihâzâl hadîsi entüm mudhinûn(e)
Ve tec’alûne rizkeküm enneküm tukez’zibûn(e)
Felev lâ izâ beleğatit hulkum(e)
Ve entüm hîne izin tenzurûn(e)
Ve nahnu akrabu ileyhi minküm ve lâkin lâ tubsırûn(e)
Felev lâ in küntüm ğayra medînîn(e)
Terci’ûnehâ in küntüm sâdikîn(e)
Fe emmâ in kâne minel mukarrabîn(e)
Feravhun ve rayhânün ve cennetu na’îm(in)
Ve emmâ in kâne min ashâbil yemîn(i)
Feselâmun leke min ashâbil yemîn(i)
Ve emmâ in kâne minel mukez’zibînet dâllîn(e)
Fe nuzulün min hamîm(in)
Ve tasliyetu cahîm(in)
İnne hâzâ le huve hakkul yakîn(i)
Fesebbih bismi rabbikel azîm(i)
Kıyametin Mutlak Gerçeği: Vâkıa Sûresi’nden Evrensel Mesajlar
Kur’an-ı Kerim’in 56. sûresi olan Vâkıa, kıyametin dehşetini, insanlığın akıbetini ve ahiret hayatının gerçekliğini çarpıcı örneklerle ortaya koyuyor. “Kaçınılmaz gerçek” anlamındaki ismiyle dikkat çeken bu sûre, üç temel sınıfa ayrılan insanları ve onları bekleyen sonu gözler önüne seriyor.
Dünyanın Sonu, İnsanlığın Hesabı: Vâkıa Sûresi Ne Anlatıyor?
Kur’an’ın en çarpıcı sûrelerinden biri olan Vâkıa Sûresi, kıyametin gerçekleşeceği o büyük ana dair insanları uyarıyor: “O kaçınılmaz olan koptuğu zaman, kimse onu yalanlayamayacak!” ifadesiyle başlayan sûre, hem dünyevî nimetlere aldananları hem de hakikate sarılanları ayırt eden ilahî bir tasnif sunuyor.
Vâkıa, kıyamet sonrası insanların üç zümreye ayrılacağını bildirir:
-
Ashâb-ı Meymene (Sağcılar): Cennetlik ve bahtiyarlar.
-
Ashâb-ı Meşeme (Solcular): Azaba uğrayacak bedbahtlar.
-
Sâbikûn (Öne geçenler): Allah’a en yakın olan seçkin kullar.
Sûre, özellikle “sâbikûn” olarak tanımlanan kişilerin cennette mücevherlerle donatılmış tahtlarda, ebedî gençlik ve nimetler içinde ağırlanacağını bildiriyor. Bu kişiler, dünyada hayırda öne geçen, salih amellerle hayatlarını süsleyen kimselerdir.
Gerçek Lüks, Gerçek Sonsuzluk: Cennet ve Cehennemin Tasviri
Vâkıa Sûresi, sadece cenneti değil, cehennemi de tasvir eder. Özellikle ashâb-ı şimal (sol ehli) için tasvir edilen sahneler oldukça sarsıcıdır: kavurucu ateş, kaynar sular ve karanlık bir duman. Bu kimseler dünyada ahireti inkâr etmiş, sefahate dalmış ve büyük günahları önemsememiştir.
Cennet tasviri ise eşsizdir:
-
Dikensiz meyveler, çağlayan sular, tükenmeyen nimetler,
-
Yepyeni yaratılışla şekillendirilmiş eşler,
-
Sadece “selâm” sözünün işitildiği huzur dolu bir ortam.
İman Edenler ve İnkâr Edenler: Aynı Gerçeğe İki Farklı Sonuç
Vâkıa Sûresi’nin orta bölümleri, Allah’ın kudretine dikkat çeker. İnsanların yaratılışı, ölüm ve yeniden diriliş gibi temel hakikatler örneklerle anlatılır:
-
“Ektiğiniz tohumu siz mi yeşertiyorsunuz?”
-
“İçtiğiniz suyu siz mi indiriyorsunuz?”
-
“Yaktığınız ateşi siz mi yarattınız?”
Bu sorgulamalarla Allah, insanın sınırlı gücünü ve kendi kudretini ortaya koyar. Ardından tekrar dirilişe inanmayanları, “eğer doğruysanız ölenin canını geri çevirin” diyerek açıkça meydan okumaktadır.
Vâkıa Sûresi’nde Yüceltilen Zikir: “Rabbinin İsmini Tesbih Et!”
Sûrenin sonu ve bazı bölümleri, Allah’ın yüceliğini tesbih etmeye çağırır. Kur’an’ın değerinden bahsedilirken, onun tertemiz olanlardan başkasının el süremeyeceği çok değerli bir kitap olduğu belirtilir. Bu, hem onun korunmuşluğuna hem de Allah katındaki kıymetine vurgu yapar.
Vâkıa Sûresi ile Hakikate Uyanmak
Vâkıa Sûresi, sadece kıyamet anlatısı değil; aynı zamanda imanı tazeleyen, aklı harekete geçiren, vicdanı uyandıran bir çağrıdır. Dünyada yapılan hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını bildirir. Ashâb-ı yemin olmak isteyen herkes için bu sûre, hem bir rehber hem de bir uyarıcıdır.
VÂKİA SÛRESİ KONUSU, NÜZUL SEBEBİ VE FAZİLETİ
Vâkıa Sûresi Konusu Nedir?
Vâkıa Sûresi, kıyâmetin kopuşuyla insanların üç gruba ayrılacağını anlatır: sâbikûn (önde gelenler), ashâb-ı meymene (sağ sahipleri) ve ashâb-ı meş’eme (sol sahipleri). Bu grupların âhirette karşılaşacakları farklı sonuçlar, hem güzel hem de korkutucu tablolarla detaylandırılır. Allah’ın bu kudrete sahip olduğu delillerle ortaya konur. Ayrıca Kur’an’ın yüceliği ve onun büyük bir nimet olduğu hatırlatılır. Ölümün kaçınılmaz gerçeği, insanın aklını durduracak, kalbini ürpertecek şekilde vurgulanır. Sûre, bu üç grubun âkıbeti hakkında tekrar özet yaparak sona erer.
Vâkıa Sûresi Nuzül Sebebi Nedir?
Kur’an-ı Kerim’de mushaftaki sıralamaya göre 56., iniş sırasına göre ise 46. sûredir. Mekke’de Tâhâ sûresinden sonra, Şuarâ sûresinden önce indirilmiştir. Bazı rivayetlere göre sadece 81-82. âyetleri Medine’de inmiştir. Ancak bu iki âyetin diğer âyetlerle hem konu hem de üslup açısından uyumlu olması, bu rivayetin doğruluğuna dair tereddüt yaratmaktadır. İbn Atıyye ve diğer bazı âlimler, sûrede geçen bu tür rivayetlerin sağlam olmadığını ifade ederler.
Vâkıa Sûresi Fazileti Nedir?
Hz. Osman, Abdullah b. Mesud’u ölüm hastalığında ziyaret ederken, ona beytülmalden bir yardım yapılmasını teklif eder. İbn Mesud, buna ihtiyacı olmadığını söyler. Hz. Osman, “Peki, o zaman en azından kızlarına kalsın” dediğinde, İbn Mesud şöyle cevap verir:
“Onların endişelenmesine gerek yok; çünkü ben her gece onlara Vâkıa Sûresi’ni okumalarını öğrettim. Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu duymuştum: ‘Kim her gece Vâkıa Sûresi’ni okursa, fakirlik ona dokunmaz.’”
(Bu rivayet, İbn Hanbel’in Fedâilü’s-Sahâbe eserinde geçmektedir.)
VÂKİA SÛRESİ NE ANLATIYOR?
1. İnsanın Yaratılışı
“Sizi Biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
Rahime attığınız o nutfeyi gördünüz mü? (Bir düşünün!)
Onu yaratıp insan hâline getiren siz misiniz, yoksa Biz miyiz?” (el-Vâkıa, 57-59)
İnsan vücudunun yoktan, tek bir su zerresinden başlayarak, son derece karmaşık ve düzenli bir şekilde var olması, ilahi bir sanatın en büyük delilidir.
2. Ölüm ve Yeniden Dirilme
“Aranızda ölümü takdir eden Biz’iz. Ve Biz, irâdemizi gerçekleştirmekten âciz değiliz.
(Ölümü,) sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (takdir ettik).” (el-Vâkıa, 60-61)
Ölüm herkes için kaçınılmazdır. Allah dilerse, inkârcıları yok eder ve daha iyisini yaratır. İlk yaratmayı mükemmel yapan Allah, yeniden dirilişi de gerçekleştirebilir. Bu yüzden ölüm ve ahiret üzerine düşünmek gerekir.
3. Tohumlar ve Bitkiler
“Ektiğiniz o tohumu gördünüz mü? (Şimdi onu bir düşünün!)
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
‘Doğrusu biz çok ziyandayız. Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..’ (derdiniz).” (el-Vâkıa, 63-67)
Ekinler, ağaçlar ve bitkiler Allah’ın yaratma sanatının birer mucizesidir. O vermezse, insanların tüm çabası boşa çıkar, yeşillik yok olur ve hayat durur.
4. Tatlı Su
“Ya o içtiğiniz suyu gördünüz mü? (Bir de onu düşünün!)
Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz?
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?” (el-Vâkıa, 68-70)
Buluttan yağan tatlı su büyük bir lütuftur. Eğer acı ya da tuzlu olsaydı, kimse içemezdi. Allah’ın rahmeti sayesinde yağmurlar yağar, hayat devam eder.
5. Ateş
“Bir de o tutuşturduğunuz ateşi gördünüz mü? (Onu da düşünün!)
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz?
Biz onu hem ibret (için) hem de çölden gelip geçenlerin, yolcuların ve muhtaçların istifâdesi için yarattık.” (el-Vâkıa, 71-73)
Ateş, insan için hayati öneme sahip bir nimettir. Doğadan gelen bu güç sayesinde ısınır, yemek pişiririz. Aynı zamanda, ateş Allah’ın kudretinin açık bir göstergesidir.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Suda, otta ve ateşte.” (Ebû Dâvûd)
Ateşin zıtları olan cehennem ateşi ve güneş ateşi arasında hayatımıza lütfedilen dengeyi de düşünmeliyiz.
6. Yıldızlar ve Vahiyler
“Hayır! Yıldızların mevkîlerine yemin ederim ki, bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir.” (el-Vâkıa, 75-76)
Allah’ın azametini ve sonsuzluğunu düşündürür. Yıldızlar, gece ibadetleri ve seher vakitlerinin önemine dikkat çeker. Ayrıca “Necm” (yıldız) tabiriyle vahiylere de işaret eder.
7. Kur’ân-ı Kerîm
“Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da) bulunan değerli bir Kur’ân’dır. Ona ancak iyice temizlenenler dokunabilir.” (el-Vâkıa, 77-79)
Kur’ân’a büyük saygı göstermek gerekir. Abdestsiz dokunmak, ona gereken hürmeti zedelemek anlamına gelir. Allah’ın kelamını küçümsemek ise büyük bir gaflettir.
“O, Âlemlerin Rabbi’nden indirilmiştir. Şimdi siz, bu ilâhî kelâmı mı küçümsüyorsunuz? Allâh’ın verdiği rızka (bu en büyük nîmete) karşı şükrünüzü, onu yalanlamak sûretiyle mi yerine getiriyorsunuz?!” (el-Vâkıa, 80-82)
Kur’ân’a muhatap olmak büyük bir nimet, şükrü ise onu hakkıyla anlamak ve yaşamakla olur.
8. Ölüm Anı
“Hele can boğaza dayandığı zaman, o vakit siz bakar durursunuz.” (el-Vâkıa, 83-84)
Hayat sona erdiğinde insan çaresizdir. “Biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.” (el-Vâkıa, 85) Allah’a itaat etmeyenler, cezadan kaçamayacaklarını gösterir.
9. Ölen Kişinin Durumu
(1) “Yakın olanlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm Cenneti vardır.
(2) Sağdakilerden ise, ‘Ey sağcılardan olan kişi, sana selâm olsun!’ denir.
(3) Yalanlayıcı sapıklardan ise, kaynar sudan bir ziyafet vardır! Ve cehenneme atılırlar.” (el-Vâkıa, 88-94)
İman edenler ve sağdaki insanlar cennete girerken, inkârcılar cehenneme düşer.
“Şüphesiz ki bu, kesin hakîkatin ta kendisidir.” (el-Vâkıa, 95)
10. Allah’a İlticâ
“Öyleyse haydi azîm olan Rabbinin ismini tenzîh ile an! (O’nu tesbîh et ve yücelt!)” (el-Vâkıa, 96)
Bütün bu gerçeklerin ışığında, Rabbimizi sürekli tesbih ve takdis etmek gerekir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş Hoca, Kâinat İnsan ve Kur’ân’da Tefekkür, Erkam Yayınları
AKIA SURESİ TEFSİRİ
Vâkıa (الواقعة): “Meydana gelmesi kaçınılmaz olan hâdise” anlamına gelir ve kıyametin isimlerinden biridir. Bu sure, kıyametin mutlaka kopacağını kesin bir dille haber verir. Kıyamet öncesinde onu yalanlayanlar olabilir, ancak kıyamet vuku bulduktan sonra kimsenin onu inkar etme şansı kalmayacaktır.
Kıyametin İki Önemli Vasfı
-
Alçaltıcı (İnzâl) ve Yükseltici (Rafî’) Olması:
Kıyamet, kainatın düzenini kökten değiştirecek bir olaydır. Dünya adeta altüst olacak; yüksek dağlar yıkılacak, alçak yerler yükselecektir. Bu, Vâkıa suresinin 4-6. ayetlerinde açıkça belirtilmektedir.
-
İnsanlar ve Toplumlar Üzerindeki Etkisi:
Kıyamet günü, inkârcılar cehennemin en aşağı derecelerine düşerken, müminler cennetin en yüce katlarına yükseltilecektir. Dünya hayatında büyüklenen ve kendini beğenen birçok insan bu olayda alçaltılacak, rezil ve rüsva olacak; tevazu gösteren ve Allah’a bağlı olanlar ise yüceltilip onurlandırılacaktır.
Özetle; Vâkıa suresi, kıyametin kaçınılmazlığını, bu büyük ve korkunç olayın kainat ve insanlar üzerindeki etkilerini vurgulayarak, insanoğlunu hazırlıklı olmaya, hayatını gözden geçirmeye ve Allah’a yönelmeye çağırır.