Ümmetin vicdanı sustu, kalbi Gazze'de durdu. Ya Gazze ile dirileceğiz, ya da Gazze ile birlikte toprağa gömüleceğiz...

Vaktiyle bir ümmet vardı…
Bir çağrıyı duyduğunda yola koyulan, zulmü gördüğünde susamayan…
Bir bebek ağladığında Mekke’de, Medine’de gözler yaşla dolardı.
O ümmet artık gözünü yummuş, kulağını kapamış, vicdanını susturmuş halde…
Ve biz bugün, bilincini kaybetmiş bir ümmetin sessiz çığlığını yazıyoruz.

Gazze’de çocuklar toprağın koynuna giriyor.
Toprağın bu kadar çok masum bedeni taşıyacak gücü kaldı mı, bilinmez…
Ama bizim sessizliğimiz, o toprağı bile mahcup edecek kadar ağır.
Bir annenin dökülen yaşı, bir çocuğun titreyen sesi, parçalanmış bir babanın çaresizliği
her gün vicdanımıza bir hançer gibi saplanmalıydı.
Ama olmadı…
Görüntülere alıştık önce, sonra acıya… Sonra ölüme…
Ve en sonunda susmaya…

Bugün ümmet bir hastane odasında,
nefesi suni, refleksi yönsüz, kalbi neredeyse durmuş…
Karar veremeyen, duruş sergileyemeyen, ses bile çıkaramayan bir kalabalık…
Bir zamanlar ümmetin kalbi olan şehirler, şimdi vitrinlerinden Filistin’i siliyor.
Bir zamanlar mazluma sahip çıkan sözde liderler, şimdi susarak gözden kayboluyor.
Ne oldu bize?

Gazze’de çocuklar annesiz,
anneler evlatsız,
şehirler karanlık,
sokaklar cansız bedenlerle dolu…
Ve ümmet… Nabzı durmak üzere…

Kalbimiz sarsılmıyor, dizlerimiz secdeyle tanışmıyor artık.
Dualarımız market kuyruklarında ezberden söylenmiş cümlelere döndü.
Yardım kampanyaları gösteriye,
konferanslar uyutmaya dönüştü.

Peki ya bugün Resûlullah (s.a.v) aramızda olsaydı?
Gazze için gözyaşı döken o kutlu yüz,
“Birbirinize karşı sevgi ve merhamette tek bir beden olun” dediği o ümmetin
bu dağınık halini görünce ne hissederdi?

Bir zamanlar ümmetin damarlarında adalet dolaşırdı.
Medine’de açlığa sabreden o kalbin izinde yürüyenler vardı.
Şimdi ise tok sofralarda oturup ekranlardan soykırımı izleyen biz varız.
Ve işte bu yüzden, ümmetin nefesi kesildi.
Çünkü can damarımızdan koptuk.
Adaleti kaybettik.
Merhameti yitirdik.

Ama unutma:
Nefesi kesilen herkes ölmez.
Bazen bir kıvılcım yeter…
Bir secde,
bir haykırış,
bir diriliş çağrısı…

Ey hâlâ yaşayan vicdan,
Eğer bir yerlerde Allah’a ağlayan bir kalp,
bir çocuk için gözyaşı döken bir baba varsa,
işte ümmetin yeniden nefes alacağı yer orasıdır.

Unutma: Gazze bir toprak parçası değil.
Gazze, ümmetin atan kalbidir.
Ve kalbi atmayan bir beden yaşayamaz.
Ya Gazze ile dirileceğiz…
Ya Gazze ile birlikte gömüleceğiz…