Filistin’de 77 yıldır süren işgal, sadece bir halkın toprak mücadelesi değil; aynı zamanda ümmetin, insanlığın ve küresel vicdanın yüzleşemediği büyük bir
Filistin’de 77 yıldır süren işgal, sadece bir halkın toprak mücadelesi değil; aynı zamanda ümmetin, insanlığın ve küresel vicdanın yüzleşemediği büyük bir imtihandır. Bugün Gazze’den Batı Şeria’ya, Kudüs’ten diasporadaki milyonlara kadar yankılanan bu feryat, adeta modern çağın Kerbelasıdır.
1. Emperyalizmin Zehirli Mirası
Filistin’deki dramın temeli, emperyalist projelerin sonucudur. 1917 Balfour Deklarasyonu ile İngilizler, bir halkı görmezden gelip başka bir halkı o topraklara davet etti. 1948’te İsrail’in kuruluşuyla birlikte bu adaletsizlik kurumsallaştı. Binlerce yıllık Filistin medeniyeti bir gecede “yok” sayıldı.
2. BM Kararlarının Hiçe Sayılması
İsrail, bugüne kadar onlarca BM kararını açıkça çiğnedi. Yerleşim politikaları, abluka, duvarlar, katliamlar… Ama ne yaptırım var ne de caydırıcılık. Çünkü mesele adalet değil, güç.
3. Amerika’nın Koşulsuz Himayesi
ABD, İsrail’in güvenliğini sadece desteklemiyor; onu kutsal bir sorumluluk gibi görüyor. Diplomatik koruma kalkanı ve devasa askerî yardımlarla işgali sürdürmeye katkı sağlıyor. Gazze’ye atılan her bombanın arkasında bir Pentagon izine rastlamak mümkün.
4. Arap Dünyasının İhaneti
Bir zamanlar ortak bir “kutsal dava” olan Filistin meselesi, son yıllarda Arap rejimlerinin çıkar hesaplarına kurban edildi. İsrail’le normalleşme adımları, Siyonist rejimi meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Filistin halkı yalnız bırakıldı; hem de kardeş bildikleri tarafından.
5. Mahmud Abbas ve İhanet Siyaseti
Ne yazık ki ihaneti sadece dışarda aramak yetmiyor. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) lideri ve Batı Şeria’daki yönetimin başı Mahmud Abbas, yıllardır işgalci İsrail’le sözde “barış” adına yürüttüğü iş birliğiyle halkının davasını sabote ediyor. Güvenlik koordinasyonları, diplomatik suskunluklar ve İsrail’e karşı yetersiz tepkiler, Filistin’in direniş damarlarını zayıflatıyor. Halkının değil, Batılı sponsorların çıkarlarını gözeten bir yönetim, ümmetin hafızasında “ihanetle” anılacaktır.
6. Algı Operasyonları ve Medya Savaşı
Batı medyası, işgalciyi “mazlum”, direnişi ise “terör” olarak sunma konusunda maharetli. Küresel medya düzeni, gerçeği tersyüz ederken hakikatin sesi boğuluyor. Ancak sosyal medya ve alternatif kanallar, artık bu tekelin yıkıldığını gösteriyor.
7. Filistin’deki Siyasi Ayrışma
İsrail’in en çok faydalandığı şeylerden biri, Filistinli gruplar arasındaki ayrılıklar. Hamas-Fetih çekişmesi, direnişi zayıflatıyor. Mahmud Abbas’ın bu ayrışmayı körükleyen tutumu ise süreci iyice çıkmaza sokuyor. Oysa Kudüs ortak paydasında birleşmeyen bir yapının başarı şansı yok.
Teşhis Net, Tedavi İçin Cesaret Gerekli
Filistin davası sadece bir toprak meselesi değil; hakkın, sabrın ve direnişin sembolüdür. Bugün sessiz kalanlar, yarın bu utançla yüzleşmek zorunda kalacak. Ümmet olarak birlik, bilinç ve dua ile bu kuşatmayı ancak biz kırabiliriz. Zira “zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.”