İhlas, Allah’a kullukta samimiyetin, kalbin tüm riyakârlık, gösteriş ve dünyevi menfaatlerden arınmasının adıdır. Allah, Kur’an-ı Kerim’de “De ki: ‘Ben ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınız ancak tek ilah olan Allah’tır. Kim Rabbine kavuşmayı umuyor ve salih amel işliyorsa, onun gayreti boşa gitmez.’” (Kehf, 18/110) buyurarak, samimiyet ve salih amelin önemini vurgular.

İhlas, Allah’ın rızası için yapılan ibadetin temel taşıdır. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere göredir. Herkesin ameli, niyet ettiği şeyedir.” (Buhari, Müslim) Bu hadis, ihlasın, amellerin kabulü ve değerinde ne kadar merkezi olduğunu ortaya koyar. Bir başka hadis-i şerifte ise, “Allah, amellerin en sevdiğini ancak ihlasla yapan kişiden kabul eder.” (Müslim) denilerek, ihlasın kabuldeki yüce mertebesi hatırlatılır.

Kur’an-ı Kerim’de de “Şüphesiz, Allah sadece ihlas edenlerin dualarını kabul eder.” (Müminun, 23/60) ayeti, samimiyetin bir ibadetin kabulü için şart olduğunu gösterir. Allah’ın sevgilisi olan peygamberler, en büyük örnekler olarak ihlasla hareket etmişlerdir. Hz. Musa (a.s), Firavun’un zulmü karşısında sabır ve samimiyetle Rabbine yönelmiş, Kur’an’da “Ona ve kardeşine dedik ki: ‘Sabredin; şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.’” (Araf, 7/128) buyrularak, ihlas ve sabrın önemi belirtilmiştir.

Şeytan, ihlas sahibi kulları saptırmak için var gücüyle uğraşır. Çünkü ihlas, kişinin kalbini Allah’tan başka hiçbir şeye bağlamaması, ibadeti sadece O’na yönlendirmesidir. Bu yüzden mümin, her an kalbini temiz tutmaya çalışmalı, gösterişten ve riya’dan uzak durmalıdır.

“Namazda Dünya ile Bağını Kopar”
“Namazda Dünya ile Bağını Kopar”
İçeriği Görüntüle

Üstad Bediüzzaman Said Nursi, “İhlas, imanın özü ve ruhudur” diyerek, ihlasın hem kalp hem de ameldeki yeri üzerinde durur. O, “Ameller ihlasla değerlidir; ihlas olmayan amel ise ruhsuz bir ceset gibidir.” ifadesiyle samimiyetin ehemmiyetini net bir şekilde ortaya koyar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) de, “Bir kimse bir iyilik yaptığında o iyiliği en güzel şekilde tamamlasın ve onu sadece Allah rızası için yapsın” buyurarak ihlası teşvik eder. İhlas, üç mertebeden oluşur: Nefisle yapılan ibadet, kalple yapılan riya ve gösterişten arınma, ruhla da manevi beklentilerden uzaklaşmadır.

Sonuç olarak, ihlas; sadece ibadetleri kabul ettirmekle kalmaz, insanın kalbini temizler, ruhunu yüceltir ve dünya ile ahiret saadetinin kapısını aralar. Bu yüzden Kur’an ve sünnet, ihlası “imanın özü” ve “ibadetin kalbi” olarak tanımlar ve müminlere en büyük hedef olarak gösterir. Unutulmamalıdır ki, “Az ama ihlaslı amel, çok ama riyakarca amelden daha üstündür.”

İhlasla yapılan her dua, her ibadet, her güzel amel, Rabbimiz katında paha biçilmez bir hazine ve kullukta en kıymetli başarıdır.