“Senin en zararlı düşmanın nefsindir.” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I/143)

Bu hadis-i şerif, insanın en büyük ve en tehlikeli düşmanını açıkça belirtir: nefsi. İnsan dış düşmanlarla ancak belirli zamanlarda karşı karşıya gelir, ama nefisle savaş her an, her yerde ve her hâlükârda devam eder.

Tebük Seferi dönüşünde, Peygamber Efendimizin (asm) mübarek dilinden dökülen şu sözler bu hakikatin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serer:

“En küçük cihattan en büyük cihada döndük.”

(Râzî, XXIII/72; Beydâvî, II/97 – Bu rivayet zayıf kabul edilse de mânâsı hikmetlidir.)

Seyyid Şerif Cürcânî bu içsel savaşı, kişinin kendi nefsiyle verdiği mücadele olarak tanımlar ve buna “büyük cihat” der. Dışa karşı yapılan savaş, yani silahla verilen mücadele ise “küçük cihat”tır. Hatta tebliğ faaliyeti bile küçük cihattır, çünkü bunların sahih ve etkili olması için önce nefsin terbiyesi gerekir.

Nefisle cihat etmek, insanın sürekli tetikte olmasını gerektirir. Harici bir düşmana mağlup olmak şehitlik veya gazilik gibi şerefli bir neticeye vesile olabilirken, nefsine yenilen kişi fasıklaşır, hatta imanını kaybedebilir.

Bu yüzden nefisle savaş, en büyük cihattır.

“Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.”

(Fâtır, 35/6)

“Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin için apaçık düşmandır.”

İslamiyet’i İyi Öğrenmek ve Yaşamak İçin Ne Yapmalı?
İslamiyet’i İyi Öğrenmek ve Yaşamak İçin Ne Yapmalı?
İçeriği Görüntüle

(Bakara, 2/168)

Bu ayetler, nefsin kılavuzluğunu yapan şeytanın daima insanı kötülüğe çağırdığını vurgular. Şeytan, yalnızca barış zamanında değil, cihat meydanında da insanı terk etmez. Mücahit canını vermeyehazırken, şeytan ona şöhret, ganimet ve alkışları göstererek niyetini bozmaya çalışır. Bu tuzağa düşen kimse dış savaşta zafer kazansa bile mânâ âleminde kaybeden olur. Çünkü niyeti bozulmuş, kalbi dünyaya meyletmiştir.

Allah Resûlü (asm) şöyle buyurmuştur:

“Gerçek mücâhid, nefsine karşı cihad eden kimsedir.”

(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/20)

Bu hadis, cihat anlayışını sadece fiziksel mücadeleyle sınırlamayıp, içsel bir eğitim ve arınma süreci olarak da ele alır. Çünkü bir ömrün bütün anlarında insanın en yakınındaki düşman nefistir. Onu terbiye eden, tüm kötülüklere karşı en sağlam kaleyi inşa etmiş olur.

Netice itibariyle, nefse karşı verilen mücadele, Allah’a yaklaşma, kemâle erme ve sonsuz kurtuluşa ulaşma yolunun temel taşıdır. Her Müslüman bu savaşın farkında olmalı, gaflete düşmeden, ibadet ve tefekkürle nefsini dizginlemeye gayret etmelidir.