Hastalıklarda Gizlenen İlâhî Hikmetler

Modern çağ, hastalığı yalnızca konfor kaybı ve bir anormallik olarak görürken; Kur’ân ve sünnet ışığında bakan bir mü’min için hastalık, rahmetin ve rızânın kapısı olabilir. Zira Rabbimiz, kuluna her dertte bir ders, her zahmette bir rahmet gizlemiştir.

Hastalık sadece bedensel bir zafiyet değil, aynı zamanda ruhun Rabbe yönelmesi için bir çağrıdır. Bu çağrıyı duyan, sabredip teslim olan her kul, manevi derinliğin kapılarını aralar. Çünkü “eş-Şâfî” ismi tecellî ederse, gerçek şifâ gelir. Ama bu şifâ sadece ilaçla değil; tevbe, sabır, sadaka ve rızâ ile tamam olur.


Kulun Acziyeti, Rabbin Kudretini Anlatır

Sağlık içinde Allah'ı unutan nefs, hastalıkla birlikte acziyetini hisseder. Kul, elinden hiçbir şeyin gelmediği o anda, aslında her şeyin elinde olan Rabbine döner. Hastalık, bu dönüş için bir vesîledir. Sontag’ın dediği gibi:
“Hastalık, kulun rızâsının ölçüm hâlidir.”


Gizli Mazlumların Gözyaşları, Açık İmtihanlara Dönüşebilir

Bazen bir hastalık, sadece kulun kendi hatalarının değil; toplumun, ailenin, işlenen zulümlerin yankısıdır. Mazlumun gözyaşı, yetimin ahı, iftira ile zedelenmiş şerefler… Bütün bunlar, hastalık olarak dönebilir. Hakkı yenmiş birinin bedduası, kişinin bedensel bir imtihanla yüzleşmesine sebep olabilir.


Modern Zihinle Eski Kalp Arasında Kalan İnsan

Bugünün insanı hastalığı utanılacak bir şey zanneder. Halbuki Mevlânâ’nın hikâyesi olan “Padişah ile Câriye”de olduğu gibi; hastalık, sadece bir teşhis değil, bir irşattır. İlâhî takdirin bir lisanıdır. Çünkü gerçek şifâ, sadece reçetelerde değil, tövbe ve teslimiyetle gelen huzurdadır.

Mevlid Kandili Nedir ve Nasıl Kutlanır?
Mevlid Kandili Nedir ve Nasıl Kutlanır?
İçeriği Görüntüle

Hastalık, Sadece Tedavi Bekleyen Bir Arıza Değildir

Modern tıbbın çare bulamadığı birçok vakada, kulun içsel bir dönüşümü, sadaka, dua ve helâlleşme gibi manevî adımlarla iyileştiği görülmüştür. Şifâ yalnızca sebepler âleminden değil, hikmetler âleminden de gelir. Çünkü Rabbimiz, dilerse minicik bir tohumla bile şifâyı lûtfeder.


Kâinatta Hiçbir Şey Başına Buyruk Değil

Kuşun kanadı, çiçeğin açışı, insanın kalp atışı… Hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Kâinatta bir zulüm, başka bir yerde dert olarak zuhur edebilir. Her insan, bir başkasının duasına, bir mazlumun bedduasına ortak olabilir. Bu yüzden hastalıklar da bazen ilâhî adaletin tecellîsidir.


Rızâ, Şifânın Anahtarıdır

İmandan sonra en büyük şifâ “rızâ” hâlidir. Çünkü kul hastalığa razı olduğunda, Allah’ın kaderine teslimiyetle yaklaştığında; yük hafifler, gönül ferahlar. Rızâ ile geçen bir hastalık, belki de yıllar süren ibadetlerden daha kıymetlidir. Zira Rabbimiz sabredenleri sever.


Hastalık Bir Suç Değil, İlâhî Bir Davettir

Sonuç olarak, hastalık ne cezadır ne de basit bir arıza... Hastalık, Rabbimiz’in bizi özene özene terbiye ettiği, kendisini tanımamız için açtığı özel bir derstir. Bu dersi hakkıyla okuyan kul, sadece bedenini değil, kalbini de tedavi eder.


Son Söz:
“Rabbim, hastalığı rahmetin eyle. Teslimiyetimizi artır, duâlarımızı kabul eyle. Şifâyı yalnızca Senden bekleyen kullarından eyle bizi.” Âmîn.