Bela ve musibetler, insan hayatının kaçınılmaz gerçeklerinden biridir. İslâm, bu zorluklara sabır göstermenin hem dünya hem de ahiret için büyük bir fazilet olduğunu öğretir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) sabrın, müminin günahlarına kefaret olacağını ve Allah’a günahsız olarak kavuşmasına vesile olacağını buyurmuştur. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle der:

Rebiülevvel Ayı Yarın Başlıyor: İslam Dünyasında Mevlid Kandili Hazırlıkları Rebiülevvel Ayı Yarın Başlıyor: İslam Dünyasında Mevlid Kandili Hazırlıkları

“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi Allah, onun hatâlarını bağışlamaya vesîle kılar.” (Buhârî, Merdâ, 1, 3; Müslim, Birr, 49)
Bu hadisler, sabırla karşılanan her türlü bela ve musibetin insanı arındıran bir özelliği olduğunu gösterir. Hastalıklar, zorluklar ve sıkıntılar müminler için birer sınavdır, aynı zamanda da günahların temizlenmesine vesile olur. Bir başka hadiste ise Peygamberimiz, müminin kendisinden, çoluk çocuğundan ve malından belaların eksik olmayacağını ancak bunların Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar devam edeceğini ifade eder.

“Erkek olsun, kadın olsun mü’min, Allâh’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk-çocuğundan ve malından belâ eksik olmaz.” (Tirmizî, Zühd, 57)
Bu hadisler ışığında İslâm âlimleri, belaların bir imtihan olduğunu ve bu zorluklara sabır göstermenin iman ve tevekkülün bir göstergesi olduğunu vurgulamıştır. Sabır, müminin Allah’a olan teslimiyetinin ve inancının sağlamlığının bir ifadesidir. Allah dostları, musibetleri sabırla karşılamayı, “zehirle pişmiş aş”ı lezzetle yemeye benzetirler.

Şair Fuzûlî’nin şu dizeleri de bu derin teslimiyeti ve sabrı ifade eder:
“Yâ Rab, belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni,
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni!”

Bela ve musibetler, sabırla karşılandığında kişinin manevi hayatına derin katkılar sağlar ve ahiret yolculuğunda büyük kazançlara vesile olur. Sabır gösteren mümin, Allah katında büyük bir mükafata nail olacaktır.

Editör: Ömer Faruk