Rivayete göre, bir komutan her namazında, Fâtiha sûresinden sonra mutlaka İhlâs sûresini okurdu. Cemaatinden bazıları, bu tavrının sebebini merak ederek ona sordular. Komutan ise, bunun ne namazı kısa tutmak, ne başka sûre bilmemek, ne de herhangi başka bir gerekçeden kaynaklanmadığını; tamamen sûrenin muhtevasına duyduğu sevgi ve muhabbetten, yani Allah’a olan bilinçli bağlılığından dolayı böyle yaptığını söyledi.
Durum Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e bildirildiğinde, Efendimiz bu samimi tercihi takdir etti ve “Allah Teâlâ’nın da onu sevdiğini kendisine müjdeleyin!” buyurdu. Böylece, bir kulun Allah’ın zatını tanıtan bir sûreye gönülden bağlanmasının, ilahî sevgiye vesile olabileceği ortaya kondu.
Hadisten şu dersler çıkarıldı: Allah’ın zatını ve birliğini en özlü şekilde anlatan sûreleri bilinçli olarak okumak güzeldir. İhlâs sûresi, tevhid inancımızın en veciz beyanıdır. Namazın ikinci rekâtlarında her zaman İhlâs sûresini okumak da câizdir.
Bu kıssa, müminin kalbinde Allah sevgisinin nasıl derinleştiğini ve O’nu tanıtan kelâmın gönülde nasıl bir muhabbet oluşturduğunu anlatmaktadır. Sözlerin en güzeli, manası en yüce olan Kur’ân âyetleriyle dile gelir; o sözlere duyulan sevgi ise, sahibini Allah’ın sevgisine ulaştırır.