Yaklaştığımızı unutmamalıyız. Ecel vakti bize meçhul olduğundan, her an Azrâil (a.s.) ile karşılaşabileceğimizi hatırımızdan çıkarmayıp son nefes için hazırlıklı olmalıyız. Zîrâ şâir Necip Fâzıl’ın veciz ifadesiyle:

O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner;

Azrâil’e “hoş geldin” diyebilmekte hüner!..

İnsanoğlu, günlük telaşlar, dünya meşgalesi ve geçici hazlar içinde çoğu zaman asıl yurdunu, yani âhireti unutur. Oysa hayatın her anı, ecelin habercisi olabilir. Sabah uyanan bir kişi, akşama ulaşamayabilir; gençlikte gülünen bir şey, birkaç nefes sonra ciddî bir veda olabilir. Ölüm, yaşlılıkla değil, vakti gelenle gelir. Bu yüzden Müslüman, "yarın tövbe ederim" diye erteleyen değil, "bugün hazırlığımı tamamlamalıyım" diyen kişidir.

Her birimiz için yazılmış bir ecel vakti vardır. Bu vakit ne bir saniye ileri alınabilir ne de geciktirilebilir. Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de bu gerçeği şöyle bildirir:

“Her ümmetin belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde ne bir an geri kalırlar ne de öne geçebilirler.” (A’râf, 34)

Düşünecek olursak istikbâl; sadece hayallerle, umutlarla değil, türlü tehlikelerle ve imtihanlarla da doludur. Ömür takvimimizden geriye kaç yaprağın kaldığını bilmediğimiz gibi, son nefesimizin nerede, nasıl, ne şekilde geleceği de meçhuldür. Bu bilinmezlik, mü’min için bir korku değil, bir uyanış vesilesi olmalıdır. Zira ölüm, yok oluş değil; asıl hayatın kapısıdır. Mühim olan, bu eşiği hangi hâl üzere geçeceğimizdir.

Salih bir mü’min, hayatını bu bilinçle sürdürür. Her sözünü, her adımını, her kazancını, her temasını helal dairesinde tutmaya gayret eder. Kalbinde tevbe ve istiğfar tazelenir, dilinde zikir eksik olmaz, gönlünde Allah’a kavuşma arzusu diri kalır. Ölüm korkusu değil; hazırlıksız yakalanma endişesiyle yaşar. Çünkü bilir ki, ölüm geldiğinde artık ne bir âyet daha okunabilir, ne bir iyilik yapılabilir, ne de bir secdeye varılabilir.

Bu sebeple kul, her an Rabbinin huzuruna çıkacakmış gibi kalbini arındırmalı, amelini güzelleştirmeli, kul haklarından sakınmalı ve infak gibi sâlih amellerle ahiret azığını artırmalıdır. Hazırlıklı olan için ölüm, bir son değil; vuslatın başlangıcıdır.

Rabbimiz bizleri son nefesini "La ilahe illallah" diyerek verenlerden eylesin. Ölümle değil, gafletle karşılaşmaktan korusun. Ahireti unutmayan, dünyaya aldanmayan kullarından eylesin. Âmin.

Ümmetin Kalbine Düşen Ateş: İslam birliği nasıl gerçekleşir?
Ümmetin Kalbine Düşen Ateş: İslam birliği nasıl gerçekleşir?
İçeriği Görüntüle