Yüce Allah, insanların dış görünüşlerine ve mal varlıklarına değil, kalplerine ve amellerine bakar. Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: "Allah sizi dış görünüşünüze veya mal varlığınıza bakarak değerlendirmez, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, Birr, 34) Bu nedenle, Allah'ın kulun kalbini ölçü alması, kişiyi gösterişten uzaklaştırır ve onu samimi davranışlara yönlendirir. Samimi davranışlara yönelmek için ise samimi bir kalbe ihtiyaç duyulur.

İnsan, dünya hayatında sürekli olarak nefsinin aldatıcı tuzaklarıyla karşı karşıya kalır. Bu sebeple, kalbini uyanık tutabilmek için salih amellerle meşgul olmalı ve Allah'ı sıkça anmalıdır. Eğer kalbimizi İslam'ın aydınlık bilgisiyle beslemezsek, kalbimiz giderek kararır ve üzerine bir de işlenen günahlar eklenirse, kalp tüm ışığını kaybeder. Hz. Peygamber (sas) bize bu konuda ölçü olarak şöyle öğretir: "Allah'ım! Faydasız bilgiden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan Sana sığınırım." (Nesai, İstiâze, 64) Bu ölçü, kalbimizi huşuyla doldurmak için bir davettir.

Kalp, ilahi nurun yansıması ve tecellisiyle hidayete erişilen bir mekan olarak kabul edilir. Hz. Abdullah b. Abbas'ın rivayetine göre, Allah Resulü şu duayı yapmıştır: "Allah'ım! Kalbimde nur, gözümde nur, kulağımda nur, sağımda nur, solumda nur, üstümde nur, altımda nur, önümde nur var eyle, benim nurumu artır." (Müslim, Müsafirin, 181) Bu dua, kalp-i selim, Allah'a tam bir teslimiyetle huzur bulmuş, hastalıksız bir kalptir. Bu şekilde kalbe sahip olan kişi güven içinde olur, kaygılardan arınır ve kurtuluşa erişir. Hz. Peygamber (sas) gece namazından sonra şu duayı yapmıştır: "Allah'ım! Senin katından öyle bir rahmet istiyorum ki, o rahmet vasıtasıyla kalbimi doğru yoluna ilet." (İbn Hanbel, IV, 125) Ayrıca, Hz. Aişe'nin aktardığına göre uyandığında yaptığı duada da Allah'tan hidayete erdikten sonra kalbini saptırmamasını istemiştir.

Hz. Peygamber bir başka duaında ise kalbinin kar suyuyla yıkanmış gibi saf ve temiz olmasını dilemiştir: "Allah'ım! Günahlarımı kar ve dolu suyuyla yıka, beyaz bir elbiseyi kirden temizler gibi kalbimi hatalardan arındır." (Buhari, Deavat, 39)

Kalbimizin selamete ermesi ve aydınlık olması için dua etmek ve kalbimizi doğru yola yönlendirmek önemlidir. Bu dualarla kalbimizdeki nur artar, samimi davranışlarımız güçlenir ve hidayete erişiriz. İlahi nuru yansıtabilen bir kalp, Allah'a yakınlık ve huzur bulmanın yanı sıra insan ilişkilerinde, ibadetlerde ve günlük hayatta daha bilinçli ve içten hareket etme imkanı da sunar.

“Tebliğ Vazifesinin Önemi ve Manevi Fazileti”
“Tebliğ Vazifesinin Önemi ve Manevi Fazileti”
İçeriği Görüntüle

Sonuç olarak, kalbimizin selamete ermesi ve nur ile aydınlanması için Allah'a yönelik dualar etmek önemlidir. Samimi bir kalp, hidayete erişme ve Allah'a yakınlık konusunda bir adımdır. İnsanın nefsinin tuzağından uzak durarak salih amellerle meşgul olması, kalbin uyanık ve aydınlık kalmasını sağlar. Bu şekilde kalbimiz, Allah'ın rahmetiyle doğru yola ulaşır ve saf bir haliyle huzur bulur. Dua ederek kalbimizi temizlemek, günahlarından arındırmak ve ilahi nur ile aydınlatmak, kalbimizin selamete ermesine ve hidayete erişmemize yardımcı olur.