İman sadece bir söz değil, bir tat, bir huzur, bir yakîn hâlidir. Nitekim Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün şöyle buyurdu:
“Kendisinde şu üç haslet bulunan kimse, imanın tadını tadar:
Allah ve Resûlü’nü, her şeyden daha çok sevmek.
Bir kişiyi yalnız Allah için sevmek.
Allah’ın kendisini küfürden kurtarmasından sonra, tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak kadar çirkin görmek.”**
(Müslim, İman, 67)
İman, sadece bir bilgi değil; kalpte duyulan derin bir bağlılık, samimi bir sevgi ve kararlılıkla yaşanan bir duruştur. Ve bu hasletlere sahip olanlar, imanın sadece ilmini değil, lezzetini de tadar.
🕊️ Kardeşlik ve Allah İçin Sevmek
Kur’ân-ı Kerîm’de Hucurât Sûresi’nde Rabbimiz buyuruyor:
“Mü’minler ancak kardeştir. Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah’tan korkunuz ki size merhamet edilsin.”
(Hucurât, 10)
Bu kardeşlik, aynı ırk ya da coğrafyadan değil; aynı imandan, aynı Rabbe kul olmaktan doğar. Bu nedenle müminin mümine olan sevgisi, karşılık beklemeyen bir sadakattir. Nitekim Efendimiz (sav):
“Sizden biriniz, kendisi için sevdiğini mümin kardeşi için de sevmedikçe, gerçek iman etmiş olmaz.” (Buhârî, İman, 7)
Bir başka hadîs-i kudsîde ise Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Benim rızam için birbirini sevenlere, Benim için oturup sohbet edenlere, Benim için harcayanlara, Benim için birbirlerini ziyaret edenlere, sevgim hak olmuştur.”
(Muvatta’, Şi’r, 16)
Kıyamet Günü Arş’ın Gölgesinde Kimler Olacak?
Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu:
“Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları, o günde (kıyamet günü) kendi gölgesi dışında hiçbir gölgenin bulunmadığı bir günde, Arş’ın gölgesinde gölgelendirecektir.
Bunlardan biri de birbirlerini Allah için sevip bu sevgi üzere yaşayan ve bu hâl üzere ölen iki kişidir.” (Buhârî, Zekât, 16)
Bu sevgi, dünyevî menfaatlerden sıyrılmış, sadece Allah rızası için yeşermiş bir sevgidir. Böyle bir sevgiyle bağ kuranlar, kıyamet günü korkudan emin olacak, yüzleri ayın ondördü gibi parlayacaktır.
Müminler Tek Vücut Gibidir
Resûlullah Efendimiz buyurur:
“Müminler bir beden gibidir. Bir uzuv hastalanırsa, diğer uzuvlar da uykusuz kalır, ızdırap çeker.”
(Buhârî, Edeb, 27)
Bu bilinçle yaşamak; dertte, sevinçte, ümmetin geleceğinde ortaklaşa bir sorumluluk taşımak demektir.