“Gönülden gelen en küçük davranış, samîmiyetsiz görünen dağlar kadar amelden daha değerlidir.”
Bu söz, muhabbetullah yani Allah’a duyulan sevginin ne kadar özel, içten ve samimi olması gerektiğini anlatıyor. Zira mü’minin yaratılış gayesi sadece ibadet etmek değil, Allah’a vasıl olmak, yani O’nun rızasını ve sevgisini kazanmak için yaşamaktır.


ALLAH SEVGİSİNİN ZİRVESİ: MUHABBETULLAH

Allah’a muhabbet, sıradan bir sevgi değil; bir teslimiyet, bir hasret, bir yakınlık arzusudur. Bu makama ulaşmak, sadece amellerle değil, o amellerin içindeki gönül halinin saflığıyla mümkündür. Çünkü muhabbetin Hâlık’ı da, hedefi de Allah’tır. Kul, bu sevgiye ancak Allah’ın lütfu ile erişebilir.


PEKİ, ALLAH’A MUHABBET NASIL OLUR?

  1. Farzlardan Şaşmamak:
    Kullukta ilk ve vazgeçilmez basamak, farz ibadetleri gönülden ve huşû ile eda etmektir.

  2. Nafilelerle Yaklaşmak:
    Sadece zorunlu olanla yetinmemek, sevgiyle ve gönülden gelen bir arzuyla nâfile ibadetleri çoğaltmak muhabbetin alametidir.

  3. Gönülden İtaat ve Tazim:
    İbadetler sadece görev gibi değil, bir arzu ve iştiyakla, bir sevgiliye kavuşma ümidiyle yapılmalıdır.

  4. Tenhada Dua ve Gözyaşı:
    Gece karanlığında, insanlardan uzak bir yerde sadece Rabbini anan kalpler, ilâhî muhabbetin şerbetiyle dolmaya başlar.

  5. Mü’minlere Tevazu, Kâfirlere İzzet:
    Allah’ın sevdikleri; mü’minlere karşı yumuşak, inkârcılara karşı izzetli ve dik duruşludur.
    → (el-Mâide, 54)

    “Dünya Geçici, Allah Sonsuz: el-Mâlikü’l-Mülk Esması
    “Dünya Geçici, Allah Sonsuz: el-Mâlikü’l-Mülk Esması
    İçeriği Görüntüle

KİM ALLAH’I SEVER, ALLAH KİMİ SEVER?

Kur’ân-ı Kerîm’de bu sevgi karşılıklı olarak anlatılır:

“Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler…” (el-Mâide, 54)

Bu sevgiye erişmek isteyen kulun, kınayıcının kınamasına aldırmadan, canını dahi verecek kadar fedakâr olması gerekir. Çünkü Allah sevgisi, geçici dünyalıklara değil, sonsuzluk sevdasına talip olmayı gerektirir.