İnsanın en büyük düşmanı, kendi nefsi… Şâh-ı Nakşibend Hazretleri bu hakikati şu sözleriyle ifade eder:
“Hak Teâlâʼnın inâyetiyle, kendi hatalarını görerek temizlenme gayreti içinde olan ve nefsin hilelerini gereği gibi bilen kimsenin, nefsine muhâlefet etmesi gayet kolaydır.”
Nefs, farkında olunmadığında kişiyi gaflete sürükler; hatta zararlı hâller tatlı bir müzik gibi algılanır. Bu yüzden mü’min, öncelikle nefsinin hile ve tuzaklarını tanımalı, takvâ ve sâlih amellerle kendini korumalıdır.
Tasavvufî terbiyede sıkça zikredilen “Nefsini bilen, Rabbini de bilir” sözü de bu gerçeğin özlü ifadesidir. Kişi kendi acziyetini ve zaaflarını fark ettikçe, Rabbine yönelir; tevazu, teslimiyet ve kulluk şuuru derinleşir.
Nefs Güçlendikçe Firavunlaşır
Allah için yapılan nefis mücadelesi, kulun manevî yükselişinin anahtarıdır. Çünkü nefs, terbiye edilmedikçe şımarır, büyüdükçe Firavunlaşır. Onun hoşlandığı şeyler çoğunlukla fânî hazlar ve dünyevî tutkular iken, hoşlanmadığı şeyler de ibadet, sabır, cömertlik ve hizmettir.
Hak yolunda ilerlemek isteyen mü’min, nefsin arzularına karşı uyanık olmalı, Allah rızası için nefsiyle cihad etmelidir.