Faydalı Bilgiler

Nimete Şükür: Nankörlükle Kirlenen Kalplere Bir Uyarı

Dilimizde Allah’a karşı minnettarlığımızı şükür, insanlara karşı olanı ise teşekkür kelimesiyle ifade ederiz. Şükür sadece bir söz değil, nimeti doğru yerde ve doğru niyetle kullanmaktır. Gerçek şükür, nimeti vereni unutmamak ve nimeti O’nun yolunda harcamaktır.

Abone Ol

NİMETE ŞÜKÜR NASIL OLUR?

Şükür, yalnızca dil ile yapılan bir teşekkür değil; kalp ile hissetmek, dil ile dile getirmek ve fiillerle göstermekten ibarettir. Sufi büyüklerinden Kuşeyrî, şükrü “derin bir saygıyla nimet sahibinin iyiliğini anmak” şeklinde tarif ederken, İmam Gazali şükrün özünü, “nimetin gerçek sahibinin Allah olduğunu bilmek” şeklinde açıklar. Bu idraki taşıyan kul, nimeti sadece almakla kalmaz, onu Allah yolunda kullanarak şükrünü fiile döker.

Nimetlerin sahibini unutmak, onları kendi başarımız veya başkalarının ihsanı gibi görmek ise şükrü eksiltir. Dahası, nimeti kötü yolda kullanmak ise nankörlük anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de bu duruma küfür denmiş ve “nimeti vereni inkâr” anlamında kullanılmıştır.


ZENGİNLİK BİR NİMET Mİ, İMTİHAN MI?

Allah Teâlâ, insanı Kendisine kulluk için yaratmıştır. Bu kulluğun sağlıklı yürüyebilmesi için ise insana akıl, mal, mülk gibi pek çok imkân vermiştir. Bu nimetlerle birlikte gelen sorumluluk, şükür duygusu ile dengelenmelidir. Hz. Süleyman’ın (a.s.) Belkıs’ın tahtını bir anda yanında bulduğundaki tepkisi örnek bir şükür ifadesidir:
“Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin bir lütfudur...” (Neml, 40).


ŞÜKRÜN FİİLÎ HALİ

Gerçek şükür; nimetin, yaratılış amacına uygun bir şekilde kullanılmasıdır. Göz, Kur’an okumak; dil, güzel söz söylemek; kulak, faydalı şeyleri dinlemek; el ve ayaklar, hayırlı işlere yönelmek için verilmiştir. Günümüzde ne yazık ki birçok insan, bu nimetleri akıllı cihazlarla israf etmekte, dilini yıkıcı sözlerle kirletmekte, kulaklarını boş şeylerle meşgul etmektedir.


İMAM GAZALİ’YE GÖRE AZALARLA ŞÜKÜR

Gazali, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn adlı eserinde azaların her birinin şükür biçimini anlatır. Gözü Kur’an ve ibretle bakmak, dili Allah’ı zikretmek, kulağı faydalı sözlere açmak, kalbi tefekkürle meşgul etmek şükrün fiilî yollarıdır. En çok nankörlük edilen nimetlerden biri de gözdür; çünkü insanların çoğu onu, tefekkür ve ibadet için değil ekranlar ve dünyevi hevesler için kullanmaktadır.


ŞEYTANIN PLANI: ŞÜKRÜ ENGELLEMEK

Şeytan, insanı şükürden alıkoymak için çalışır. Kur’an’da şeytanın planı şöyle anlatılır:
“Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.” (A’râf, 7/17).
Bugün de şeytan, insanları sahip olduklarına kör, sahip olmak istediklerine ise körü körüne bağlı hale getirerek nankörlüğe sürüklüyor.


SUFİLERİN NAZARINDA ŞÜKÜR

Sufilere göre şükür, nimetin kendisinden daha kıymetlidir. Çünkü nimet gelip geçici olabilir; ama nimeti vereni tanımak ve O’na şükretmek kalıcıdır. Gerçek sufi, nimetin peşinde değil, nimeti verene minnettarlık peşindedir. Günümüz insanı ise nimetleri kendine hak görmekte, küçümsemekte, hatta nimet içinde yüzse de memnuniyetsizlik ve şikâyetle günah işlemektedir.


NİMETİN ARTMASININ YOLU

Şükür nimeti artırır, nankörlük ise nimeti alır götürür. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım, nankörlük ederseniz, hiç şüphe yok ki azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 14/7)

Eskiler “Bugün nasılsın?” sorusunu bir dua vesilesi, bir şükür çağrısı olarak sorardı. Şimdi ise aynı soru, çoğu zaman şikâyetlerin başlangıç cümlesi oluyor. Şükür dili, nimetin devamını sağlar; şikâyet ise hem nimeti hem huzuru azaltır.


Son Söz:
Sürekli şikâyet eden değil, elindekine razı ve Allah’a hamd eden kullardan olmalıyız. Çünkü şükür, hem nimetin kıymetini bilmek hem de Allah’a olan bağlılığımızı göstermek için en büyük ibadetlerden biridir.

“Kullarımdan şükreden azdır.” (Sebe, 34/13)