Levm; kınamak ve ayıplamak demektir. Nefs-i levvâme, işlediği günah ve kusurlardan dolayı pişmanlık duyan, kendini kınayan nefistir. Bu mertebede insan, nefs-i emmâredeki gafletten bir nebze sıyrılmış, ancak hâlâ günaha düşebilme tehlikesiyle yüz yüzedir.
Kur’ân-ı Kerîm’de;
“Levvâme (pişmankâr) nefse kasem ederim…” (el-Kıyâme, 2)
buyrularak bu mertebeye dikkat çekilmiştir.
Bu durumda olan kimse, işlediği günah sebebiyle derhal tevbe eder, fakat tam sebat gösteremediği için zaman zaman aynı günaha düşebilir. Hasenâtıyla sevinir, seyyiâtıyla mahzun olur. Kalbi bir miktar nurlanmış ve gafletten uyanmıştır, ancak tam istikrara kavuşmamıştır.
Nefs-i Levvâme Nasıl Terbiye Edilir?
Nefsi sadece sözle kınamak değil, fiilen terbiye etmek gerekir.
Tevbede sebatkâr olmak, günahı terk etme azmini sürdürmek şarttır.
Sâlihlerle beraber bulunmak, mânevî terbiyeye devam etmek, kalpteki kin, kibir, haset gibi kötü huyların yerine tevâzu, muhabbet ve güzel ahlâk yerleştirilmelidir.
Zikrullaha devam, mâsiyetlere karşı uyanıklık ve kalbi muhabbetullah ile nurlandırmak esastır.
İmam Gazâlî’nin de belirttiği gibi, bu mertebedeki kimseler hem günahın yükünü hisseder hem de kurtulmak için gayret gösterir. Asıl geçiş, mânevî terbiyeye sabırla devam edip, mürşid-i kâmil rehberliğiyle mümkündür.