İslam, kişinin iç dünyasında başlayan bir dönüşüm sürecini teşvik eder. Kalplerin temizlenmesi, ahlaki erdemlerin geliştirilmesi ve iyilik yolunda adımlar atılması, İslam'ın öğretilerine göre en büyük zaferlerden biridir. Rasulullah (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmuştur: "İyilik; ahlak güzelliğidir. Günah ise; kalbini rahatsız eden ve insanların duymasından hoşlanmadığın şeydir." İslami bilinçle hareket eden insanlar, içsel bir dönüşüm sürecinden geçerek ahlaki değerleri benimser ve bunları hayatlarına yansıtırlar.

İslam'ın vurguladığı adalet, merhamet, sabır, hoşgörü, dürüstlük, cömertlik gibi değerler, toplumun temel yapı taşlarıdır. İslami bir bilinçle hareket eden bireyler, bu değerleri benimseyerek hem kendi karakterlerini güçlendirirler hem de toplumu daha adil, insancıl ve huzurlu bir yer haline getirirler.

İslami bir bilinçle donanmış halk kitleleri, her türlü zorluğa rağmen Allah'a yönelir ve O'ndan yardım dilerler. İmanlarının gücüyle hayır işlerine yönelir, toplumun ihtiyaçlarına duyarlılık gösterirler. İnsanların güvenliğini ve refahını ön planda tutarak, yardımseverlik ve dayanışma ruhunu yaygınlaştırırlar.

Bu güçlü bilinç, toplumun her kesiminde etkili olur. Ailelerde, eğitim kurumlarında, işyerlerinde ve siyasi arenada İslami değerlerin yaşanması ve yayılması, toplumun daha sağlıklı ve daha insanı bir yapıya kavuşmasını sağlar.

Güçlü Mümin, Zayıf Müminden Daha Hayırlı ve Sevimlidir

Kuvvetli bir mümin, Allah katında zayıf bir müminden daha hayırlı ve daha sevimli olarak değerlendirilir. Bu gerçek, Hz. Muhammed'in (s.a.v) bir hadisinde açıklığa kavuşturulmuştur. Ebû Hüreyre'nin (r.a) rivayetine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kuvvetli mümin, (Allah katında) zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Ancak her ikisinde de hayır vardır. Sana faydalı olacak şeyi elde etmek için çabala, Allah'tan yardım dile ve asla acizlik gösterme. Eğer bir şey başına gelirse, 'Keşke şunu yapsaydım, böyle olsaydı' diye hayıflanma. 'Allah'ın takdiri bu, O dilediği gibi yapar' de. Çünkü 'Keşke' demek, şeytanın memnuniyetini artırır." Bu hadiste, kuvvetli bir mümin olmanın önemi ve tavsiyeler yer almaktadır.

Müslümanların Güçlü Olması Gerekmektedir

Dünya bir imtihan sahasıdır ve insanlar ölüm noktasına doğru hızla ilerlemektedirler. Bu süreçte, çeşitli etkiler ve olaylarla karşılaşacaklardır. Her olumlu veya olumsuz durum karşısında, mümin Allah'a kul olma vasfını korumakla yükümlüdür. Bu nedenle, güçlü olma ihtiyacı, hem inanç hem de fiziksel anlamda güçlü olmayı gerektirir. Eğer İslam'ı "mutluluk yarışı" olarak kabul edersek, bu yarışta güçlü, kuvvetli, eğitimli, disiplinli, istekli ve bilinçli olmak kendiliğinden ön plana çıkar.

Yasin Suresi: Kur’an’ın Kalbi, Müminin Gönül Şifası
Yasin Suresi: Kur’an’ın Kalbi, Müminin Gönül Şifası
İçeriği Görüntüle

İman ve imana dayalı ibadetler her zaman hayırlıdır. Dolayısıyla, her mümin, güçlü veya zayıf olsa da hayırlıdır. Ancak inanç, düşünce, niyet, ahirete yönelik meyil ve fiziksel güç açısından güçlü bir mümin, zayıf bir müminden daha hayırlıdır. Çünkü mücadele vermek, güçlü olmayı gerektirir.

Mümini güçlü kılacak her türlü çabayı ve tedbiri almak, Allah'tan yardım dilemek, asla yılmamak ve acizlik göstermemek, Hz. Peygamber'in tavsiyeleridir. Bu çabaları etkisiz hale getirecek, "Keşke şunu yapsaydım,

böyle yapsaydım..." gibi faydasız ve karamsar düşüncelere kapılmamak, tam aksine "Allah'ın takdiri budur, O dilediği gibi yapar" diyerek teslimiyet göstermek ve mümin olarak kulluk çizgisinde yapılması gerekenlerin peşinden gitmek, güçlü bir müminin tutumunu öğütlemektedir. Çünkü insan, "eğer şöyle yapsaydım" gibi ihtimallere takılıp kalırsa, hoşnutsuzluk, kaderle çatışma ve hatta Allah'a karşı inkâr gibi imanla tamamen çelişen bir duruma düşebilir. Bu ise sadece şeytanı memnun eder.

Olaylardan Ders Almak ve İmanla Yürümek

Hadisimiz, başlarına gelen olaylardan ders çıkarmamakla birlikte, bu olayları iman ve rızâ çizgisini aşan faydasız yorumlara yol açmanın da yasaklandığını ifade etmektedir. Çünkü böyle bir sonuç, karşılaşabilecekleri en büyük felakettir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, "Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur." Ancak bu durum, arabayı devrilmiş olmaktan kurtarmaz. İmanlı ve ibadetli müminler, zorluklarla karşılaştıklarında güçlü ve dayanıklı oldukları için güçsüz ve dayanıksız insanlardan daha hayırlı ve sevimlidirler. Çünkü güçlü olma, kader inancından kaynaklanır. Kader inancı, Müslümanın potansiyel gücüdür. İslam'ın ve Müslümanın dinamizmi, kader inancında yatar. Sonuç olarak, "Biz Allah'tan geldik ve yine O'na döneceğiz" teslimiyeti, mümine olaylar karşısında yıkılmama, pes etmeme ve doğru yolda ilerleme gücü verir. Bu nedenle, "güçlü mümin" olmak hatta mümkünse "müminlerin en güçlüsü" olmak için çaba göstermek gerekmektedir. Yüce Rabbimiz bizi "güçlü" kılsın.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Gerçek güç ve zayıflık, nefisle mücadele etme noktasında ortaya çıkar.
Kaderle rıza ve teslimiyet, olaylar karşısında en büyük güç kaynağıdır.
Geçmişe hayıflanarak, geleceği doğru şekilde değerlendirememek, zayıf insanların eylemidir.
Din ve dünyaya fayda sağlayan işleri başarmak için çaba göstermek gerekmektedir.

Müslümanlar, güçlü bir imana sahip olmanın yanı sıra bedensel ve zihinsel güçlerini de geliştirmelidir. Dünya bir imtihan alanıdır ve insanlar sürekli olarak değişik olaylarla karşılaşacaktır. Bu olaylar karşısında mümin, Allah'a kul olma vasfını korumakla sorumludur. Bu nedenle, güçlü olmak bir Müslüman için önemli bir gerekliliktir.

Güçlü bir iman, müminin inanç, düşünce, niyet, ahirete yönelme ve fiziksel olarak güçlü olmasını gerektirir. İman ve imana dayalı ibadetler her zaman hayırlıdır ve her mümin, güçlü ya da zayıf olsa da değerlidir. Ancak güçlü bir mümin, bu yönlerden zayıf olan bir müminden daha hayırlıdır. Çünkü mücadele gerektiren durumlarda güçlü olmayı gerektirir.

Güçlü bir mümin olmak için mücadeleye dayalı her türlü çaba ve tedbire sarılmalı, bu konuda Allah'tan yardım dilemeli ve asla pes etmemelidir. Başına bir şey geldiğinde "keşke şunu yapsaydım, böyle olsaydı" gibi hayıflanmalara kapılmamalı, bunun yerine "Allah'ın takdiri budur, O dilediği gibi yapar" diyerek teslimiyet göstermelidir. Çünkü "keşke" sözleri, şeytanın hoşnut olacağı işlerin kapısını aralar.

Hadisimizden öğrendiğimiz dersler arasında gerçek gücün nefisle mücadele etme noktasında ortaya çıktığı, kaderle razı olma ve teslimiyetin olaylar karşısında en büyük güç kaynağı olduğu yer almaktadır. Ayrıca geçmişteki hatalara takılıp kalmak yerine geleceği doğru şekilde değerlendirmek, din ve dünyaya fayda sağlayan işlere yönelik çaba göstermek önemlidir.

Sonuç olarak, müminlerin güçlü olmaları, hem imanlarını güçlendirmek hem de dünya işlerinde başarılı olmak için gereklidir. Güçlü bir mümin, imanının gerektirdiği sorumlulukları yerine getirirken aynı zamanda zorluklarla karşılaştığında da dirençli ve dayanıklı olacaktır. Rabbimiz bizi güçlü kılsın ve imanımızı her zaman kuvvetlendirsin.