Yüzakı Yayıncılık tarafından yayımlanan “Osman Nûri Topbaş Hocaefendi ile Mülâkatlar” eserinde Hocaefendi, müslüman nesillerin göz nûru olabilmesi için en sağlam yolun Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’nin rehberliğinde bir eğitim ve terbiye anlayışı olduğunu ifade ediyor.
Hocaefendi şöyle buyuruyor:
“Kur’ân ve Peygamber Efendimiz’in örnekliği; nesillerimizi göz nûru edecek iki büyük düsturdur. Bu, hem dünyada hem âhirette ciğerpârelerimizi mâmur edecek, bizi de ebedî mesut kılacak yegâne hakikattir.”
Rasûlullah Efendimiz’in (s.a.s) gösterdiği hayat tarzının, her mü’minin tek hedefi olması gerektiğini vurgulayan Topbaş Hocaefendi, şu soruların üzerinde duruyor:
– O bize ne öğretti?
– Nasıl öğretti?
– Ne hâsıl etti?
Gerçek mü’minin, bu soruların cevabında hayatının yönünü bulacağını dile getiren Hocaefendi, Efendimiz’in Tâif’te taşlandığı halde gösterdiği sabrı hatırlatarak şu duayı örnek gösteriyor:
“Ey merhametlilerin en merhametlisi! Eğer bana karşı gazaplı değilsen, çektiğim mihnet ve belâlara aldırmam!”
Topbaş Hocaefendi, bu hadisenin müminler için derin bir ders taşıdığını belirterek, din hizmetinde sabır, azim ve aşkın önemine işaret ediyor:
“Allâh’ın dînini yaşama ve yaşatma gayretlerimizde aşkımız, vecdimiz ve heyecanımız ne kadar kuvvetli olursa; o yolda çekilecek çileler o kadar hafif hissedilir.”
Son olarak, sahâbe-i kirâmın Çin’e, Semerkant’a kadar uzanan tebliğ mücadelesine değinen Hocaefendi, onların bu gayretiyle “göz nûru bir Kur’ân nesli” olduklarını vurguluyor.