Doğruyla yanlış, gerçek ile aldatıcı olan arasındaki sınırlar silikleşti; insan, zihnî ve ahlaki bir pusulasızlık içinde savrulmaya başladı. Herkes kendi doğrusunu savunur, herkes kendi eğrisini makul görür hâle geldi. Bu bulanık ortamda neyin doğru, neyin eğri olduğu sorusu bile çoğu zaman cevapsız kalıyor.

Kalplerin Zifiri Karanlığı ve İlahi Benzetmeler

Kur’ân-ı Kerîm, insanın böyle bir karanlık hâlini tasvir ederken çarpıcı benzetmeler kullanır. Şiddetli yağmur altında yolunu şaşıran, korkudan kulaklarını kapatan ya da şimşek çaktığında bir an yürüyüp ardından tekrar duraklayan bir insan... [1] Hatta öylesine bir karanlık vardır ki, kişi elini uzatsa bile göremez hâle gelir... [2] Bu mecazi anlatımlar, hakikati göremeyen, maneviyatla bağı kopmuş, iç dünyası kararmış insanın durumunu gözler önüne serer.

Kurtuluş Nerede?

Ancak Kur’an sadece teşhis koymakla kalmaz, tedaviyi de sunar. Bu karanlıktan çıkışın yolu bellidir: Mümin bir bakış açısı ve sağlam bir duruş. Çünkü Rabbimiz Kur’an’da şöyle buyurur: “Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır...” [3] Bu ayet, karanlığın içinde boğulmuş yürekler için açık bir çağrıdır.

Allah, kullarını yönsüz bırakmaz. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “nûr saçan bir kandil” olarak gönderilmiştir. [4] Onun getirdiği kitap olan Kur’an ise “Allah’tan gelen bir nur ve apaçık bir kitaptır.” [5] O hâlde yol, belli ve nettir: Kur’an’a ve Peygamber’in sünnetine sarılmak.

Sarılmak Ne Demek?

Bu sarılmak, pasif bir tutum değildir. Bilgiyle donanmak, azimle yürümek, sadakatle sebat etmektir. Efendimiz’in Veda Hutbesi’ndeki şu uyarısı zamanın rehavetine kapılan bizler için hâlâ geçerlidir: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça asla yolunuzu şaşırmazsınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamber’in Sünneti.” [6]

Hac Suresinin 35. Ayeti Ne Anlatıyor? Müminlerin Özelliklerini Anlatıyor
Hac Suresinin 35. Ayeti Ne Anlatıyor? Müminlerin Özelliklerini Anlatıyor
İçeriği Görüntüle

Nitekim bir başka ayette şöyle buyrulur: “Allah’ın ayetleri size okunurken ve Rasûlü aranızdayken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah’a sımsıkı sarılırsa, o mutlaka doğru yola iletilir.” [7] Sarılmak demek, gevşememek demektir. Ve Kur’an, müminin zaferini sabra ve sebatkârlığa bağlar: “Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer mü’min iseniz üstün olan sizsiniz.” [8]

Bugünün İmtihanı: Zamanın Aldatıcılığı

Modern çağ, konfor ve hızla birlikte kolaycılığı da getiriyor. İnsan niyetinde zayıf, amelde tutarsız hâle gelebiliyor. Bu yüzden sarılma eylemi, sadece bir irade beyanı değil; sürekli bir mücadele hâlidir. En zor anlarda bile “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” [9] diyebilmek, işte asıl üstünlük budur.

Gençler ve Umut: Işığın Filizlenmesi

Bu çağda karanlığı yaran en parlak umut, gençlerin yüreklerinde yeşerecek bir iman nurudur. Onlara, sahih kaynaklardan beslenen bir inanç anlatımı, güçlü örneklikler ve dostluklar sunmak hepimize düşer. Gönüllerde nûrun yeniden filizlenmesi, sadece bilgiyle değil; hâl ile, hâl diliyle mümkündür.

Son Söz: Kopmaz Kulpa Tutunmak

Bugün, Kur’an’ın rehberliğinde ve Nebevî ışık altında yürümeye yeniden niyet etme vaktidir. Karanlıkta kaybolmak bir kader değil; aydınlığa yönelmek bir iradedir. Rabbimiz bize hakkı batıldan ayıracak bir basiret, karanlıkta yolumuzu aydınlatacak bir feraset nasip etsin. Ve bizi o “kopmaz kulpa” [10] tutunanlardan eylesin.


Dipnotlar
[1] Bakara 2/19-20
[2] Nûr 24/40
[3] Bakara 2/257
[4] Ahzâb 33/46
[5] Mâide 5/15
[6] Muvattâ, 5/1323
[7] Âl-i İmrân 3/101
[8] Âl-i İmrân 3/139
[9] Tevbe 9/40
[10] Bakara 2/256

Muhabir: Said Aydın