Ana rahmi nasıl bu dünyaya geçişin ilk durağıysa, dünya da ahiret âleminin eşiğidir. Ölüm korkutucu değil, sonsuzluk yurduna bir kapıdır. Tıpkı doğum gibi...

Ey dost, bir an dur ve düşün…
Nasıl ki anne karnı bu dünyaya geliş için bir hazırlık alanıysa, bu dünya da ahiret yolculuğunun başlangıcıdır. Anne karnındayken dış dünyayı hayal bile edemezdin, belki de çıkmak istemedin. Ama sonra gözlerini açtın ve daha önce hiç bilmediğin geniş, aydınlık bir dünyayla tanıştın. İşte ölüm de böyledir: Bilinmez gibi duran, ama hakikatte seni sonsuz bir hayata taşıyan rahmet kapısı...

Unutma! Kalbi imanla yoğrulmamış bir insan, ölümü korkunç bir son gibi görür. Tıpkı ana rahmindeki bebek gibi... Karanlığa alışmış, daracık yere bağlanmıştır. Oysa doğum nasıl kaçınılmaz ve hayırlı bir geçişse, ölüm de öyledir. İmanın ışığıyla bakan bir göz, ölümün ardında sonsuz bir sabah olduğunu fark eder.

Şimdi gel, bu hakikati bir temsil yoluyla daha yakından anlamaya çalışalım.

Ana rahminde, küçücük elleriyle göbek bağına tutunmuş bir bebek vardı. Gözleri kapalıydı ama kendini güvende hissediyordu. Oradan ayrılmak istemiyordu. Tek tanıdığı yerdi orası. Fakat bir gün, bulunduğu yer dar gelmeye başladı. Kalbi hızla atıyor, içeride bir şeyler değişiyordu. İçine tarif edemediği bir huzursuzluk doğdu. Sanki biri fısıldıyordu:
Hazırsın… Artık vakti geldi...

Cuma hutbesi: Ümmet olmak, birlik olmaktır
Cuma hutbesi: Ümmet olmak, birlik olmaktır
İçeriği Görüntüle

Bebek korktu. “Başka bir yer mi var?” diye düşündü. Ne ışığı bilirdi, ne sesi, ne nefesi... Derken bir sarsıntı yaşandı. Göbek bağı koptu, karanlık bir geçitten geçti. Ağladı. Her şeyin sona erdiğini sandı. Ama sonra... Gözlerini açtığında, onu sevgiyle kucaklayan bir dünya vardı. Hava, ışık, ses... Yepyeni ve bambaşka bir hayat başlamıştı.

Yıllar geçti. Artık dünyaya alışmış, büyümüştü. Hayatın yükleriyle yoğrulmuş, benliğe bağlanmıştı. Ama bir gün, yine o tanıdık sıkışmayı hissetti. Göğsü daralıyordu. Kalbine o eski fısıltı yeniden geldi: “Hazırsın… Vakit geldi…”

Bu kez dehşete kapıldı. “Bundan sonrası var mı?” diye iç geçirdi. Ama şimdi elinde bir nur vardı: İman.

İman, kulağına şunları fısıldadı:
“Dünyaya nasıl doğduysan, şimdi de asıl yurduna doğacaksın. Ölüm bir yok oluş değil, sonsuz rahmetin eşiğidir. Buradan ayrıldığında seni çok daha büyük ve merhamet dolu bir âlem bekliyor.”

İşte o anda korkusu azaldı. Bu dünyanın geçici bağlarını, tutkularını, arzularını yavaş yavaş bıraktı. Göbek bağı gibi onu dünyaya bağlayan her şeyden çözüldü. Kalbi hafifledi. Ruhunun kanatları açıldı. Ve o da göçtü…

Ağlayarak gitmişti belki, ama bu kez onu karşılayanlar meleklerdi.
Ve artık sonsuz bir hayat başlamıştı…

AHİRET YOLCULUĞUNA HAZIR MISINIZ?
İkazlar, Hatırlatmalar ve Hak Dostlarından Mesajlar

İnsan, dünyada misafir olduğunu ne zaman hatırlayacak? Gündelik meşgaleler arasında asıl yolculuğun farkına varmak çoğu zaman gecikir. Oysa her nefes, bizi o büyük buluşmaya biraz daha yaklaştırır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:

“İstediğin kadar yaşa, mutlaka öleceksin. İstediğini sev, sonunda ayrılacaksın. Dilediğin ameli işle, onunla karşılaşacaksın. Bil ki mü’minin şerefi geceleri ibadette olması, izzeti ise insanlardan müstağnî kalmasındadır.”
(Hâkim, IV, 360-361)

Vakit Varken Fırsatı Değerlendir

Efendimiz (s.a.v.), “Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganimet bil” buyurarak şu uyarılarda bulunur:

  1. İhtiyarlamadan önce gençliğini,

  2. Hastalanmadan önce sıhhatini,

  3. Fakir düşmeden önce zenginliğini,

  4. Meşgul olmadan önce boş vakitlerini,

  5. Ölmeden önce hayatını!
    (Buhârî, Rikāk, 3)

Her anı değerli bilmek, insanın en büyük kazancı olabilir. Zira ölüm, bir sınır değil; asıl hayatın başlangıcıdır.

Dünya Sevdasına Kapılma

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Kimin gayesi âhiret olursa, Allah onun kalbini zengin kılar, işlerini düzene sokar ve dünya onun ayağına gelir. Ama kimin kaygısı sadece dünya olursa, Allah fakirliği onun gözü önüne koyar, işlerini darmadağın eder.”
(Tirmizî, Kıyamet, 30)

Gerçek zenginlik kalpte başlar. Mal mülk, mevki ve şöhret değil; kalbin ve amelin Allah katındaki değeri önemlidir.

Namaz: Yolculuk Hazırlığı

Efendimiz’in şu sözleri ne kadar anlamlıdır:

“Namaza durduğunda, onu sanki son namazınmış gibi kıl!”
(İbn Mâce, Zühd, 15)

İnsan ancak kendisini hesaba çektiği, nefsine sınır koyduğu ve ahireti öncelediği ölçüde huzurlu olur. Zira unutma: “Nefesler ecele doğru atılan adımlardır.”

Geçmişler Nerede?

Hazreti Ebûbekir (r.a.) hatırlatır:

“Nerede gençliğine güvenenler? Nerede zenginliğine mağrur olanlar? Zaman hepsini yerle yeksan etti. Onlar şimdi kabir karanlığında...”
“Acele edin, acele edin! Vakit geçmeden ahiret için hazırlığınızı yapın!”

Zamanın tahrip ettiği ne varsa geçicidir. Kalıcı olan, sadece Allah rızası için yapılanlardır.

Dünya Bir Sıçrayış Gibi

Hazreti Ömer (r.a.) şöyle der:

“Ahiretin yanında dünya, sadece bir tavşanın sıçrayışı kadar bile değildir.”

Dünyayı hak ettiği kadar değerli görmeli; asıl hayat olan ahirete yönelmelidir.

Dört Fazilet, Dört Farz

Hazreti Osman (r.a.)'ın şu uyarısı oldukça anlamlıdır:

  1. Sâlihlerle oturmak fazîlet, onlara uymak farzdır.

  2. Kur’an okumak fazîlet, onunla amel etmek farzdır.

  3. Kabir ziyareti fazîlet, ona hazırlanmak farzdır.

  4. Hastayı ziyaret fazîlet, ibret almak farzdır.

Canınızın Değeri Cennet Olsun

Hazreti Ali (r.a.) der ki:

“Canlarınız için Cennet’ten başka bir karşılık yoktur. O hâlde, onu sadece Cennet karşılığında satın!”

Gerçekten de bir insanın değeri, niyetlerinin ve yönelişlerinin değeridir.

İbret, İdrak ve İnfak

Hazret-i Mevlânâ'nın şu sözleri kalplere ışık tutar:

“Ey hakikat yolcusu! O büyük gün gelmeden önce Allah ile dost ol ki, O’nun izni olmadan sana yardım edecek kimse olmayacaktır.”

“Dünya hayatı bir rüyadır. Uyanmak ise ölümle başlar. Rüyada servet sahibi olmak ne ifade eder ki? Gerçek mülk, Allah katındadır.”

Zenginlik Geçici, Dua Kalıcı

“Malını, mülkünü gönüller kazanmak için harca! Ki o gönlün duası, kabir gecesinde sana nur olsun.”

Dünya Sevgisiyle Ahiret Sevgisi Birleşmez

İmam Şafiî der ki:

“Dünya sevgisiyle Allah sevgisini bir arada tutmak mümkün değildir. Kervan yolculukta ev yapmaz; sen de kalıcı olmayan bu dünyaya aldanma!”

Bahtiyar Kimdir?

Şeyh Sâdî'ye göre:

“Bahtiyar, yer ve eker. Yani rızkını helal kazanır, infak eder, amel biriktirir. Bedbaht ise, toplar biriktirir ama kendisi bile faydalanamaz.”


Son Söz:
Her nefes, bize büyük yolculuğun yaklaştığını hatırlatır. Akıllı insan, hesabı gelmeden kendini hesaba çeker. Rabbimiz’e layık bir kul olmak için bugün tevbe edelim, bugün infak edelim, bugün son namazımızı kılar gibi namaz kılalım. Zira yarına çıkacağımıza dair bir garantimiz yok.

Muhabir: Musap Yeşilmen