Tarihten günümüze insan sağlığının korunması ve tıbb-ı nebevî'de karantina uygulamaları
Yüce Allah'ın hikmetiyle, insan sık sık imtihan edilir; korku, açlık, sıkıntı gibi zorluklarla test edilir. Bu zorluklardan biri de hastalıklardır. Eğer bir kişi hastalanırsa, Rabbine isyan etmeden önce helal yollarla tedavi arayışına girmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) buyurdu ki: "Sadece ihtiyarlık dışında her hastalığın bir çözümü vardır." Peygamberimiz de hastalandığında tedavi olmuş, hastalara şifalarını Allah'tan dilemelerini öğütlemiş, tedavi yöntemlerini helal ve haram sınırlarını belirtip, herkesi tedbirli olmaya ve tedavi olmaya teşvik etmiştir.
Tıbbi alanda da birçok alim yetişmiş ve büyük katkılarda bulunmuştur. Örneğin Hüsrev Nuşirevân, tıp ilimlerini içeren bir akademi kurarak, Emevi Halifesi Velid b. Abdülmelik ise cüzzamlılar için karantina tedbirleri uygulamıştır. İbn-i Sina, Râzî, İbn-i Zühr gibi mümtaz tıp alimleri İslam dünyasında yetişmiş, eserleri günümüzde de önemli bilgi kaynakları olarak kullanılmaktadır. Tıbb-ı Nebevî adlı eserler de, sağlıklı bir yaşamı öğütlemiş ve hala referans kaynakları arasında yer almıştır.
Sağlıklı bireyler, bulaşıcı hastalığa yakalanmış kişilerle yakın temas kurmamalı, onların kullanmış olduğu eşyaları paylaşmamalıdır. Bu, modern tıpın da desteklediği prensiplerden biridir. Aynı şekilde, toplum sağlığını korumak amacıyla karantina tedbirleri almak da dinimizin öğretilerine uygun bir davranıştır. Peygamberimizden başlayarak, tarihsel süreçte bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlemek için karantina uygulamaları yapılmıştır.
İslami değerlere uygun olarak hastalıkların tedavisine önem vermek, bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için gereken tedbirleri almak büyük bir önem taşır. Devletler, bulaşıcı hastalıklara karşı karantina tedbirleri uyguladığı gibi, zararlı maddelerin üretimini ve kullanımını da kontrol altında tutabilir. Uyuşturucu, içki gibi zararlı maddelerin tedavisine yardımcı olan kuruluşlar da toplum sağlığına katkı sağlar.
Bulaşıcı hastalıkların uluslararası boyutta önlenmesi için ortak kanunlar ve işbirliği gereklidir. Kapalı alanlarda sigara içme yasağı gibi tedbirler, sağlığın korunması için atılan adımların birer örneğidir. Tıbb-ı Nebevî'nin günümüzde de kullanılabilir olması için disiplinler arası çalışmalar gereklidir. Sağlık korunması ve toplumun refahı, bir devletin devamlılığı için hayati öneme sahiptir.
Sonuç olarak, İslam dininin öğretileri ve tarihsel deneyimler, insan sağlığını koruma ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engelleme konusundaki yönergeleri içermektedir. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sağlığa özen göstermek, İslam'ın öğrettikleri doğrultusunda yaşamak ve insanların mutluluğunu sağlamak, toplumun refahını artıran bir etmen olacaktır.
