Ilim & irfan

Hz. Muhammed’in Aile Rehberliği: Nikâh, Mehir ve Huzurun Anahtarı

Hz. Muhammed’in öğretileri, nikâhın temelini oluşturan mehrin hakkını ve evlilikte dengeyi vurguluyor; aile huzuru için sınırlar koyuyor, kadının hakkını koruyor.

Abone Ol

İslam’da nikâh, sadece bir evlilik akdi değil, aynı zamanda toplumun temel taşlarından biridir. Allah Resûlü Hz. Muhammed (sav), nikâhın en önemli şartlarından biri olan mehrin, yani kadına verilen hakkın, evliliğin temel güvencesi olduğunu vurgulamıştır. “Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en lâyık olanı, kadınları kendinize helâl kıldığınız (mehr) şartıdır.” buyurarak, mehirin kadının hakkı olduğunu açıkça belirtmiştir.

Mehrin miktarı, evlenecek çiftlerin maddi durumlarına göre değişmekle birlikte, Hz. Peygamber asla aşırılığa izin vermemiştir. “Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.” diyerek, toplumda evliliğin önündeki maddi engelleri kaldırmaya çalışmış; ekonomik zorluklar içinde olanlar için dahi basit, manevi değeri olan mehrler öngörmüştür. Nitekim, Kur’an’dan sûreler öğretmek gibi manevi bir karşılıkla dahi evlilik yapılmasını teşvik etmiştir.

Hz. Peygamber, câhiliye döneminde yaygın olan “şiğâr” uygulamasını da kaldırarak, kadının hakkını korumuş ve evliliği kutsal bir bağ haline getirmiştir. Bu uygulamada erkekler, kızlarını veya kız kardeşlerini karşılıklı değiş tokuş ederek mehir vermekten kaçınmaktaydılar. Böyle bir sistem, kadının hakkını gasp etmekle kalmayıp aile kurumunu da zayıflatıyordu.

Evlilikte sınırlar koymak, aileyi ve toplumun huzurunu korumak için şarttır. Kur’an-ı Kerim’de, annenin, kızın, kız kardeşin, sütkardeşin ve daha birçok yakın akrabanın evliliğinin haram kılındığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, iki kız kardeşin aynı anda bir erkeğin nikâhında bulunması veya geçici nikâh (mut’a) gibi geçersiz nikâh türleri de Peygamberimiz tarafından kesin olarak yasaklanmıştır.

Boşanma veya dul kalma durumlarında kadının tekrar evlenebilmesi için belirlenen iddet süreleri, hem kadının hem de toplumun haklarının korunması içindir. Bu süreçler, anne karnındaki bebeğin haklarını ve kadının duygusal iyileşmesini gözetir.

Mümin erkeklerin Ehl-i kitap kadınlarıyla evlenmelerine izin verilmiş, ancak Müslüman kadınların inançsız erkeklerle evlenmeleri yasaklanmıştır. Bu düzenlemeler, İslam toplumunun inanç ve ahlaki dokusunun korunmasına yöneliktir.

Hz. Peygamber’in nikâh ve aile kurumuna yönelik tüm bu hükümleri, sadece bireylerin değil, toplumun da huzurunu sağlamayı amaçlar. Ailede sevgi, saygı, sadakat ve karşılıklı sorumluluk temel değerler olarak öne çıkar. Çünkü Resûl-i Ekrem’in ifadesiyle: “Birbirini seven çiftler için nikâhtan daha hayırlı bir çözüm yoktur.”

Bu çerçevede İslam, nikâhı kutsal, dengeli ve sürdürülebilir kılmayı hedeflemiş, kadının haklarını koruyan, aileyi sağlam tutan hükümler getirmiştir. Böylece, hem birey hem toplum için kalıcı huzur ve güven ortamı oluşturulmuştur.