MÜRTED KİMDİR, HÜKMÜ NEDİR?

İslam’da, önce Müslüman olup sonra dinini terk eden kişiye "mürted" denir. Bu kişi, artık Müslüman değildir ve dinen kâfir sayılır. Ancak mürtedin durumu, doğuştan Müslüman olmayan bir kâfirden farklı değerlendirilir. Çünkü mürted, İslam'ın hakikatlerini tanıdığı ve tattığı hâlde bu yoldan vazgeçmiştir.

Cennetten Yeryüzüne: İlk Peygamberin Kıssası.
Cennetten Yeryüzüne: İlk Peygamberin Kıssası.
İçeriği Görüntüle

İslam hukukunda mürted için bazı özel ve farklı hükümler öngörülür. Bu hükümlerin maksadı; dini korumak, toplumsal birliği muhafaza etmek ve inançta istikrarı sağlamaktır.


MÜRTED HAKKINDA HÜKÜMLERDEN BAZILARI

  1. Mürtedle anlaşma yapılmaz:
    Kâfirlerle belli şartlarla barış ve zimmet anlaşmaları yapılabilir. Ancak mürtedle böyle bir akid yapılmaz.

  2. Cizye kabul edilmez:
    Gayrimüslim bir zimmî, cizye vererek İslam toplumunda yaşayabilir. Fakat mürted, zimmî statüsüne dahi kabul edilmez.

  3. Mürtedin malı ganimet yapılmaz, devlet hazinesine kalır:
    Kâfirin malı savaşta ganimet olabilir. Mürtedin malı ise devlet hazinesine (fey’) aktarılır. ([1] Saim Kılavuz)

  4. Kestiği hayvan yenmez:
    Mürtedin ibadet değeri taşımadığı için, onun kestiği hayvan leş hükmündedir ve yenilmez.

  5. Evlilik geçersizdir:
    Mürtedle nikâh kıyılamaz. Mevcut nikâh bozulur. Bir Müslüman, mürtedle evli kalamaz.

  6. Diyet alınmaz:
    Eğer bir Müslümanı öldüren kişiye karşılık kan bedeli (diyet) verilecekse, mürtedten bu alınmaz.

  7. Katiline kısas uygulanmaz:
    Mürted öldürülürse, katiline kısas uygulanmaz. Çünkü mürted, İslam toplumunun koruması altındaki statüsünü kaybetmiştir.

  8. Cenaze işlemleri yapılmaz:
    Mürted ölürse cenazesi yıkanmaz, kefenlenmez ve Müslüman kabristanına defnedilmez.

  9. Miras alınmaz ve bırakılmaz:
    Mürted, Müslüman akrabalarının malına vâris olamaz. Onun malı da Müslüman vârislerine değil, devlet hazinesine kalır. ([2] Ebû Ya’lâ, Bağdâdî)


NEDEN BU KADAR AĞIR HÜKÜMLER?

Mürtede uygulanan bu hükümler ilk bakışta kâfirinkinden daha ağır görünse de, bu farkın temel sebebi mürtedin İslam’ı bilerek terk etmesidir. O, Allah’ın nurunu tanımış, İslam'ın rahmetini yaşamış, sonra yüz çevirmiştir.

İslâm âlimleri bu durumu şöyle açıklar:

“Balı tadanla tatmayan aynı kefeye konmaz.”
İşte bu sebeple, mürtedin sorumluluğu daha büyüktür. O, hakkı tanıdıktan sonra terk etmiştir.


SONUÇ

İslam’da irtidat (dinden dönme) sadece bireysel bir inanç kaybı değil; toplumsal huzura ve inanç sistemine zarar veren tehlikeli bir sapma olarak görülmüştür. Bu nedenle mürted hakkında uygulanan hükümler, bireyin sadece kendisiyle değil, ümmetin bütünlüğüyle de ilgili bir sorumluluk alanını ifade eder.