İnsanoğlu zaman zaman içsel arayışlara girer; kimi ilmiyle, kimi ibadetiyle Rabbine yaklaşmak ister. Ancak Mûsâ Aleyhisselâm’ın Allah’a yönelttiği şu niyaz, bu arayışa çok derin bir bakış sunar:
“Yâ Rabbi! Seni nerede arayayım?”
Cenâb-ı Hak’tan gelen cevap ise, ilâhî hakikatin özüdür:
“Beni, kalbi kırıkların yanında ara.” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)
Bu cevap, Allah’a yakınlığın sadece namazda, oruçta değil; gönlü kırılmış, çaresiz ve muhtaç insanların yanında bulunmakla da mümkün olduğunu gösteriyor. Merhamet, şefkat ve yardımseverlik; Rabbimizin hoşnutluğuna açılan en geniş kapılardır.
Mâtemlerin civarında dolaşmak, gözyaşını silmek, gariplerin ve mazlumların elinden tutmak… İşte bu hal üzere olanlar, kalplerin fatihleri olur. Çünkü:
“Fetihlerin en büyüğü, kalplerin fethidir.”
Allah’a ulaşmak isteyenler için kırık gönüller, birer ilâhî davet mektubudur. Kalbini bir rahmet dergâhı kılan, gönüllerde yer bulan kullara ne mutlu!
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları