HABER MERKEZİ – Siyonist rejimin katil Başbakanı Netanyahu, işgalci Kanal 12 televizyonuna verdiği röportajda, İran lideri Ayetullah Hamaney’e yönelik suikast sinyali verdi. Sözde Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın “Hamaney gibi bir diktatör artık var olamaz” sözlerinin hatırlatılması üzerine Netanyahu, şu ifadeleri kullandı:
“Orduya, İran'da hiç kimsenin dokunulmazlığı olmadığı talimatını verdim. Bundan daha fazlasını söylememe gerek yok. Bırakın olaylar konuşsun.”
Bu sözlerle açıkça İran’a yönelik olası bir suikast veya üst düzey saldırının planlandığına işaret eden Netanyahu, kanlı niyetlerini bir kez daha gözler önüne serdi.
“REJİMİ DEĞİL, TESİSLERİ VURUYORUZ” YALANI
Netanyahu, İran rejimini hedef almadıklarını iddia ederek “Rejimin devrilmesi hedef değil, bu İran halkının kararıdır” diyerek manipülatif bir söylem kullandı. Ancak hemen ardından gelen cümle, işgal rejiminin gerçekte neyi hedeflediğini açık etti:
“İran’daki tüm nükleer tesisleri vurma imkanına sahibiz.”
Bu sözlerle, İran’ın sivil nükleer altyapısına yönelik topyekûn bir saldırı hazırlığı teyit edilmiş oldu.
ABD’DEN DESTEK İTİRAFI
Netanyahu, İran'a yönelik saldırılarda ABD’nin desteğini de açıkça dile getirdi. Özellikle savunma alanında büyük yardım aldıklarını belirten katil Netanyahu şunları söyledi:
“Savunmada bizlere mükemmel şekilde yardım ediyorlar. İHA’ları düşüren Amerikalı pilotlar var. Ayrıca THAAD hava savunma sistemini de onlar sağlıyor.”
Bu açıklamalar, ABD’nin sözde “destek” adı altında siyonist rejimin her adımında ortak olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
HAMANEY’E SUİKAST SÖYLEMLERİ YÜKSELİYOR
Sözde Savunma Bakanı Katz, bu sabah İran’ın misilleme saldırısında hedef alınan Holon kentinde gazetecilere yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Hamaney gibi bir diktatör artık var olamaz.”
Aynı saatlerde Netanyahu da saldırıda zarar gören Soroka Hastanesi’ni ziyaret ederek her seçeneğin masada olduğunu belirtti ve Hamaney’e suikastın masada olduğunu dolaylı biçimde ima etti.
BÖLGEYİ ATEŞE ATACAK ÇILGINLIK
İran’a yönelik artan saldırılar, rejim değişikliği söylemleri ve üst düzey suikast tehditleri, bölgeyi topyekûn savaşa sürükleyebilecek tehlikeli gelişmeler olarak değerlendiriliyor. İşgal rejiminin pervasız tehditlerine karşı İran’ın nasıl bir cevap vereceği ve bu gerginliğin nasıl tırmanacağı büyük bir merak ve endişeyle takip ediliyor.
