“Sizi Sakar’a sürükleyen neydi?” (el-Müddessir, 42)
Cennet ehli, âhirette cehennemliklere hayretle seslenecek:
“Sizi Sakâr’a sürükleyen nedir?”
(el-Müddessir, 42)
Bu soru, dünyadayken hayatlarını ne uğruna heba ettiklerinin sorgulamasıdır. Cehennemliklerin verdiği cevap ise insanı derinden sarsar:
“Biz namaz kılanlardan değildik.”
(el-Müddessir, 43)
Onlar, Rabb’ine kulluğun nişanesi olan namazı terk etmişlerdi. Allah’a boyun eğmek yerine dünyaya secde etmişlerdi.
“Yoksulu doyurmazdık.”
(el-Müddessir, 44)
Sadece kendilerini düşündüler. Fakirin açlığı, yetimin gözyaşı onları hiç ilgilendirmedi. Malın ve nimetin gerçek sahibini unutarak bencilliğe gömüldüler.
“Bâtıla dalanlarla beraber biz de dalardık.”
(el-Müddessir, 45)
Hak ile bâtıl arasında seçim yapmaları gerekince eğlenceyi, isyanı, gafleti seçtiler. Boş işlerde oyalanan, şehvetin peşinden gidenlerin arasında yer aldılar.
“Hesap gününü yalan sayardık.”
(el-Müddessir, 46)
Ahireti inkâr ettikleri için yaptıkları hiçbir kötülüğün bedelini düşünen olmadı. Sınırsız özgürlük sandıkları hayat, onları Sakâr’a götürdü.
“Sonunda ölüm gelip çattı!”
(el-Müddessir, 47)
Tövbe edemeden, telafi edemeden ölüm onları yakaladı. Artık ne pişmanlık fayda eder, ne de özür...
Sakar: Yakıp Kavuran Cehennem
“Sakar” kelimesi, yakıp kavurmak anlamına gelir. Kur’an’da bu cehennemin azabının şiddetinden bahsedilir:
“O (ateş) deriyi kavurur.”
(el-Müddessir, 29)
Ve bu azap, beş temel ihmalin karşılığıdır:
-
Namazı terk etmek,
-
Fakire sırt çevirmek,
-
Günah ortamlarına katılmak,
-
Âhireti inkâr etmek,
-
Ölüm gelmeden önce gaflette yaşamak.