Bazı bölgelerde hâlâ yaşatılan, İslâm dışı batıl inanışlara karşı dikkatli olunmalı.
Toplumumuzda cenaze, ölüm ve ölüm sonrasına dair oluşmuş bazı yanlış inanışlar ne yazık ki hâlâ bazı yörelerde itibar görmekte. Oysa bunların hiçbiri İslâm’ın sahih kaynaklarında yer almamakta, aksine dînimizin ruhuna aykırı düşmektedir. Bu tür bâtıl inanışlar, hem tevekkül duygusunu zedeler hem de kader anlayışını bozar. İşte halk arasında yaygın olan ve hiçbir İslâmî dayanağı bulunmayan bazı hurafeler:
-
Köpek uluması ölüm habercisi mi?
Gece köpek ulursa, ya o evden ya da yakındaki bir evden cenaze çıkacağına inanılır. -
Kap kacak verilirse ölüm çağrılır mı?
Gece vakti başka bir eve tencere, kazan ya da tava vermek ölüm sebebi sayılır. -
Açık kalan makas kefen mi biçer?
Makas açık bırakılırsa, onun kefen kesmeye yarayacağına ve ölüm getireceğine inanılır. -
Kefen dikilen iğne kırılmazsa uğursuzluk getirir mi?
Kefen diken iğnenin mutlaka kırılması gerektiği, aksi hâlde uğursuzluk olacağı düşünülür. -
Kazan çevrilmezse biri daha mı ölür?
Ölü yıkandıktan sonra kullanılan kazan ters çevrilmezse, aynı evden bir kişinin daha öleceğine inanılır. -
Su kapları boşaltılmazsa Azrâîl tekrar gelir mi?
Evden cenaze çıkarsa, evdeki tüm su kaplarının boşaltılması gerektiği, yoksa Azrâîl’in sulara dokunduğu için bir ölümün daha olacağı zannedilir. -
Eşya kırılırsa ölüm habercisi midir?
Evde kendi kendine düşüp kırılan bir eşya, yakında bir ölüm olacağının işareti olarak yorumlanır. -
Ayakkabı ters dönünce cenaze mi çıkar?
Ayakkabılar ters çevrilmiş şekilde bırakılırsa, o evden cenaze çıkacağına inanılır. -
Kırk gün lamba yakılmazsa ruh huzur bulamaz mı?
Ölen kişinin ruhu geldiğinde odasını aydınlık bulsun diye, cenaze çıkan evde kırk gün boyunca lambaların söndürülmemesi gerektiği düşünülür.
Bu hurafeler İslâm değildir!
Yukarıda sıralanan ve daha da çoğaltılabilecek bu tür hurafeler, dînî bir temel taşımadığı gibi insanları boş korkulara ve bâtıl uygulamalara sürükler. Oysa İslâm; tevhid, teslimiyet ve tevekkül dinidir. Ölüm, kaderin bir parçası; Azrâîl’in gelişi ise Allah’ın emridir. Bu tür hurafelere karşı hem kendimizi hem de çocuklarımızı bilinçlendirmemiz gerekir. Bunun yolu ise sağlam bir dînî eğitimden geçer.
Çare: Sahih İslâmî bilgiyle donanmak
Kur’ân ve sünnet ışığında eğitim görmek, ehl-i sünnet âlimlerin eserlerinden beslenmek ve hurafelere değil, hakikate sarılmak zorundayız. Ancak bu şekilde toplum olarak istikamet bulabiliriz.