Nakşibendî yolunun büyüklerinden Bahâüddîn Nakşibend Hazretleri, namazda huşûya ulaşmanın yollarını sormak için yanına gelen bir müridine, huşûnun kalpte oluşan bir hal olduğunu, ancak bu hali elde etmenin birtakım maddi ve manevi şartlara bağlı olduğunu vurguladı. Hazret, huşûnun sadece namaz anında değil, tüm hayatı kuşatacak bir dikkat, edeple ve ihlâsla mümkün olabileceğini ifade etti.
Bir kimse Nakşibend Hazretleri’ne gelerek, “Namazda nasıl huşû hâline erebilirim?” diye sorar. Bunun üzerine Hazret şu dört altın kuralı dile getirir:
Nakşibend Hazretleri'nden Namazda Huşû İçin 4 Altın Kural:
1. Helâl Lokma
Huşûya giden ilk adım helâl lokmadır. Kalbe giren her şey ibadetlerin kalitesini doğrudan etkiler. Helâl kazançla beslenen bir kalp, ibadette daha derinlikli olur. Haramdan veya şüpheliden kaçınmak, kalbin manevi latifelerinin açılmasına vesile olur.
2. Abdestte Gafletten Sakınmak
Abdest, namaza hazırlıktır. Bu hazırlık gafletle değil, bilinçle yapılmalıdır. Her uzvun yıkanışı, hem maddi hem manevi bir arınma niyetini taşımalıdır. Abdest alırken huşûya niyet eden, namazda onun meyvesini alır.
3. İlk Tekbirde Kendini Huzur-i İlâhîde Bilmek
Namaza "Allahü Ekber" diyerek başlamak, kişinin Rabbinin huzurunda olduğunu fark etmesidir. İlk tekbir, sadece bir başlama işareti değil; bütün dünyevî meşguliyetleri bırakıp, ruhun secdeye yöneliş anıdır.
4. Namaz Dışında da Allah’ı Unutmamak
Huşû, sadece namazla sınırlı değildir. Namaz dışında Allah'ı unutan kalp, namazda da gaflet içinde olur. Zikir, tefekkür ve ibadetle kalbi diri tutmak, huşûya en büyük destekçidir.
Huşû, Kalbin Uyanıklığıdır
Nakşibend Hazretleri’nin bu dört temel ilkesi, aslında namazın sadece şekil değil, ruh boyutuyla da yaşanmasını sağlar. Huşû, kalbin Allah’a karşı uyanıklığıdır. Ve bu uyanıklık, hayatın her alanına sirayet eden bir manevi disiplindir.