Bismillahirrahmanirrahim
Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde, ilahi adaletin ve merhametin en ince çizgilerle anlatıldığı ayetler bulunmaktadır. Bu bağlamda Mü’minûn Suresi’nin 62 ve 63. ayetleri de Allah’ın kullarına karşı nasıl adaletli ve merhametli davrandığını çok net bir şekilde beyan etmektedir:
“(Biz) kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle mükellef tutmayız. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa da uğratılmazlar.”
(Mü’minûn, 23/62)
Bu ayet, İslam’ın yükümlülük anlayışının temelini oluşturur. Allah, hiçbir kulu için taşıyamayacağı bir yükü yüklemez. Kulluk vazifeleri, insanın yaratılışına, aklına ve fiziksel gücüne uygun şekilde belirlenmiştir. Bu, İslam’ın hayatı kolaylaştıran ve kulun halini gözeten yönünü gösterir.
Devam eden ayette ise şu şekilde buyurulmaktadır:
“Hayır! (Kâfirlerin) kalpleri bundan gaflet içindedir ve onların bundan başka kötü amelleri de vardır. Onlar bu işler ile meşgul olan kimselerdir.”
(Mü’minûn, 23/63)
Burada ise özellikle hakikatten uzak yaşayanların durumu gözler önüne serilir. Gerçeğe sırt çevirenlerin kalpleri gafletle örtülüdür ve dünya işleriyle oyalanarak hakikate ulaşmaları zorlaşır.
Bu iki ayet, hem Allah’ın adaletini hem de kulların kendi amelleriyle yüzleşeceği gerçeğini vurgular. Kimseye gücünün üstünde bir yük yüklenmediği gibi, kimseye de sebepsiz yere zulmedilmez. Herkes, yaptıklarının karşılığını alır.