Kur’an-ı Kerim’in 25. sûresi olan Furkân Sûresi’nin 44. âyeti, insanın yaratılış amacı ve sorumlulukları üzerine derin bir mesaj içeriyor. Ayette şöyle buyruluyor:

“Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, hatta yolca onlardan daha da şaşkındırlar.” (Furkân, 25/44)

Tahran’ın Su Kaynakları Tükeniyor: Tahran’da Yüz Yılın En Büyük Kuraklığı
Tahran’ın Su Kaynakları Tükeniyor: Tahran’da Yüz Yılın En Büyük Kuraklığı
İçeriği Görüntüle

Bu ayet, özellikle iman etmeyen, aklını ve kalbini hakikate kapatan, nefsinin arzularını ilahlaştıran insanlar için uyarıcı bir ifadedir. Kur’an’a göre, Allah'ın varlığını ve birliğini anlamak için çevresindeki delilleri görmeyen, düşünmeyen insan, yaratılış amacının dışına çıkmış olur.

Hayvandan Aşağı Olmak Ne Demek?
Kur’an’ın ifadesiyle “hayvanlar gibi” olmak; sadece yeme, içme, uyuma ve dünyalık arzularla yaşamak anlamına gelir. Ancak bu tür insanlar, akıl ve sorumluluk sahibi oldukları hâlde bu yetilerini kullanmadıkları için, hayvanlardan daha sapkın ve sorumsuz bir duruma düşerler.

Tefsirlerde Nasıl Açıklanıyor?
İslam âlimleri bu ayeti tefsir ederken şu noktalara dikkat çeker:

  • Hayvanlar akıl sahibi olmadıkları için sorumlu değildir.

  • İnsan ise akıl, irade ve vicdan gibi donanımlarla yaratıldığı için hakikati aramak ve doğruya yönelmekle yükümlüdür.

  • Bu sorumluluğu reddedip nefsinin peşine takılan kişi, hem dünyada hem âhirette kayba uğrar.

Mevlânâ’dan Uyarı:
Mevlânâ Celaleddin Rûmî bu konuda şöyle der:

“Bütün putların anası, sizin nefsinizin putudur... Nefsin zevk sandığı şeyler, gelip geçicidir. Ondan elde edilecek mahsul pişmanlıktır.”

Peygamberin Görevi Tebliğdir
Ayetin bir diğer vurgusu ise Peygamber’in (s.a.s.) görevinin sadece hakikati tebliğ etmek olduğudur. İnsanlara zorla iman ettirmek mümkün değildir. Aklını, kalbini çalıştırmayan kimseler doğru yola girmedikçe, hiçbir peygamber onları zorla kurtaramaz.

Sonuç:
Furkân Suresi 44. âyet, her çağda insanlara bir uyarıdır:
"Gözün var, gör. Kulağın var, duy. Aklın var, düşün!"
Eğer bu yetiler kullanılmazsa, insanın değeri düşer; sadece yaratılmış olmakla kıymetli değil, yaratılış gayesine uygun yaşamakla anlam kazanır.