İsrail'in Gazze'de yürüttüğü askeri operasyonlar, sivilleri hedef almasının yanı sıra sağlık çalışanlarına yönelik sistematik hak ihlalleriyle uluslararası kamuoyunun gündeminde. Son gelen veriler, yaşananların boyutunu daha da çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.
Doktorlar Hedefte: Dr. Husam Ebu Safiyye'nin Durumu
Gazze'deki en dramatik örneklerden biri, çocuk doktoru Dr. Husam Ebu Safiyye’nin maruz kaldığı insanlık dışı muamele. 2023 Aralık ayında tutuklanan ve Ofer askeri hapishanesinde tek kişilik karanlık hücrede tutulan Dr. Safiyye, haftada yalnızca iki kaşık pirinçle besleniyor. Bu süreçte 40 kilogram kaybeden doktor, ağır sağlık sorunlarıyla karşı karşıya.
Hücre koşulları son derece ağır: Güneş ışığına erişimi yok, ailesiyle iletişim hakkı engelleniyor ve moralini bozmak için sistematik psikolojik işkenceye maruz kalıyor.
Hukuki Süreçler Engelleniyor
Dr. Safiyye gibi pek çok tutuklunun avukat görüşmeleri ciddi engellerle karşılaşıyor. Görüşmeler aylar öncesinden planlansa bile çoğu zaman iptal ediliyor. Mahkemeye çıkarıldıklarında ise mahkumlara ve avukatlara fiziksel ve sözlü saldırılarla baskı uygulanıyor.
Tutuklulara Yönelik Açlık ve İşkence Politikası
İsrail hapishanelerindeki uygulamalar yalnızca bireysel vakalarla sınırlı değil. Çok sayıda Filistinli tutuklu, sistematik aç bırakma, kötü muamele ve işkenceye maruz kalıyor. Günde sadece iki kaşık pirinçle beslenen tutuklulara şeker ve tuz verilmezken, bu durum hem fiziksel hem de psikolojik sağlıklarını ciddi şekilde tehdit ediyor.
60 yaşındaki Mahyye al-Din Fahmi Najem’in kronik hastalıklarına rağmen tedavi edilmeden hayatını kaybetmesi, İsrail hapishanelerindeki sağlık hizmetlerinin yetersizliğini gözler önüne seriyor.
Uluslararası Hukuk Açısından Suç Niteliği
İsrail'in sivilleri ve sağlık çalışanlarını “yasal olmayan savaşçı” olarak sınıflandırması, onların savaş esiri haklarından bile yararlanmalarını engelliyor. Bu tutum, Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere birçok uluslararası hukuk kuralının açık ihlali anlamına geliyor.
Uluslararası Toplumdan Tepki ve Sessizlik
Birçok insan hakları kuruluşu, İsrail’in bu uygulamalarına karşı çağrıda bulunuyor. Ancak uluslararası siyasi iradenin yetersizliği, bu ihlallerin önüne geçilmesini zorlaştırıyor. Özellikle sağlık çalışanlarının hedef alınması, savaş suçu kapsamında değerlendiriliyor.
Sonuç ve Çağrı
Gazze’de yaşanan bu ağır insan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalınması, sadece mağdurların değil, insanlık onurunun da zedelenmesi anlamına geliyor. Uluslararası kamuoyunun, sağlık çalışanları ve tutuklulara yönelik bu vahşete karşı etkili adımlar atması artık ertelenemez bir sorumluluktur.