HABER MERKEZİ _ Soykırımcı İsrailli su arıtma şirketi IDE, İsrail’in diplomatik ilişkisi bulunmayan Suudi Arabistan, Pakistan ve Kuveyt gibi Arap ve Müslüman ülkelerde, “SW” (Swiss Water) adlı İsviçre merkezli bir “paravan şirket” aracılığıyla projeler gerçekleştirdi.

İsrail basınına göre bu faaliyetlerden her biri on milyonlarca dolar gelir sağladı. Ancak iki şirket arasında son dönemde bir ticari anlaşmazlık patlak verdi ve dava süreci İngiltere’de görülmeye başlandı.

Trump Duyurdu: ABD, Venezuela Denizaltısını Uyuşturucu Kaçakçılığı Gerekçesiyle Hedef Aldı
Trump Duyurdu: ABD, Venezuela Denizaltısını Uyuşturucu Kaçakçılığı Gerekçesiyle Hedef Aldı
İçeriği Görüntüle

IDE, CEO Avşalom Felber yönetiminde, geçtiğimiz on yıldan bu yana Arap ve Müslüman ülkelerdeki İsrail şirketlerine yönelik ekonomik ambargoyu paravan şirket modeli üzerinden aşmaya çalıştı. Şirket, İsviçreli SW adlı bir aracı firma üzerinden ihalelere katıldı; teknoloji ve uygulamayı gerçekte İsrail tarafı yürüttü, ancak proje belgelerinde İsrail bağlantısı gizlendi.

Calcalist gazetesine ulaşan bilgilere göre, bu faaliyet modeli sayesinde her proje başına on milyonlarca dolarlık gelir elde edildi. Ancak IDE ile SW (Swiss Water) arasındaki iş birliği, IDE’nin kimliğinin gizlenmesinde SW’nin rolü nedeniyle bozuldu. İki taraf da birbirine karşı İngiltere’deki bir ticari tahkim mahkemesinde dava açtı.

2019’a kadar Delek Grubu, şirketin %50 hissesine sahipti. Ancak bu hisseler daha sonra, Felber’in yönettiği Alpha Water adlı sınırlı ortaklığa iki aşamada satıldı. Satış, IDE’ye 406 milyon dolar şirket değeri biçmişti.

Delek’in borsaya yaptığı geçmiş bildirimlerde, küresel su arıtma pazarının yaklaşık %50’sinin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki (MENA bölgesi) ülkelerde olduğu belirtilmişti. Ancak bu ülkelerin büyük bir kısmının İsrail’le diplomatik ilişkisi olmaması ve bazılarınca İsrail’in resmî olarak ekonomik boykot altında tutulması, IDE’nin pazara girmesini imkânsız hale getiriyordu.

İsviçreli şirketin iddialarına ve Calcalist’in elde ettiği bilgilere göre IDE, bu engeli aşmak için “white label” olarak tanımlanan paravan bir şirket modeli geliştirdi. İsviçreli firmanın ifadesine göre, bu modelin fikir babası Avşalom Felber’di.

Taraflar arasında yapılan anlaşmalarda, “yasaklı ülkeler” listesi belirlendi. SW, IDE adına bu ülkelerde ihalelere katıldı. Bu ülkeler arasında Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Yemen, Libya, Cezayir, Tunus, Afganistan ve Pakistan bulunuyordu. Başlangıçta bu listeye, İsrail’in İbrahim Anlaşmaları (2020) öncesinde diplomatik ilişkisi bulunmayan Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Umman ve Fas da dahildi.

İsviçreli şirketin açıklamasına göre model şöyle işliyordu: Felber, bazı İsviçreli iş insanlarıyla birlikte farklı tüzel kişilikler kuruyor, bu yapılar aracılığıyla hisseleri dolaylı olarak elinde bulunduruyordu. Ancak “yasaklı ülkelerde” açılan ihalelerde yalnızca SW şirketi yarışıyor, İsrail bağlantısı tamamen gizleniyordu.

Bu yöntemle SW, yasaklı ülkelerde her biri on milyonlarca dolar değerinde çeşitli sözleşmeler imzaladı. Projelerdeki teknolojiyi ve uygulamayı ise gerçekte IDE sağlıyordu.

Bu projeler arasında şunlar yer aldı:

Suudi Arabistan’da Orta Doğu’nun en büyüklerinden biri olan “Kızıldeniz Projesi”,

Pakistan’da “Büyük Arap Denizi Projesi”,

Kuveyt’te iki ayrı tesis,

Umman’da, İbrahim Anlaşmalarından önce gerçekleştirilen iki proje.